Konu Başlığı: Mukaddime Gönderen: Safiye Gül üzerinde 30 Ekim 2010, 16:52:51 MUKADDİME Bizleri muvaffak kılmasından dolayı Allah’a hamd ederim. Efendimiz ve bizi hidayet yoluna ileten Muhammed (as)’e, ehli beytine ve onun pınarından kana kana içen ashabına da salât ve selam olsun. Şimdi asıl konuya gelince; Bizim elinizdeki şu, “Ahiret Günü” isimli kitabımız Allah’ın fazlı ve keremi sayesinde değerli İslam âlimleriyle, okurlarımız tarafından büyük bir beğeni ve kabul ile karşılandı. Kitabımız birkaç baskı yaptı. Görevim de, hemen çıkan her baskıyı önceden incelemem gerektiği idi. Ancak ben buna pek fırsat bulamamıştım. Dolayısıyla baskılarda hatalar olabiliyordu. Ben ancak dördüncü baskıdan sonra bu fırsatı bulabildim. Böylece hatalarını yeniden gözden geçirip bir takım iyileştirmeler de yaparak, olması gereken ilaveleri ekleyip çıkarmaları da yaparak yeniden baskıya hazırladım. Bu arada izahı gerektiren noktalar var ise, onları açıkladım. Kitabımı çok basit ve anlaşılır bir dil ile hazırladım. Amacım edebi bir kitap yazmak, anlaşılmaz ağdalı ifadelerle bir kitap ortaya koymak değildir. Eskiden olduğu gibi sonradan şerhlerle açıklanacak, haşiyelerle izah edilecek bir kitap ortaya koymak değildir. Tek amacım vardı, yazacağım eser gönüllere seslensin, onun sesi gönüllerde yankı bıraksın, böylece imanın meyvesi olan doğru yolu göstersin. Çünkü ahiret gününe iman, imanın temel rükünlerinden biridir. Hatta Allah’a iman’ın hemen yanında yer alan en önemli unsurdur. Çünkü Allah’a iman, ilk kaynağa imanı gerçekleştirir ki zaten bu kâinat Ondan sudur etmiştir. İşte Ahiret gününe iman etmek demek, kişiyi sonunda O varlığı bilmeye ve tanımaya götüren, onu gerçekleştiren hakikatin kendisidir. İnsan iman meyvesini sadece ahirete iman ile devşiremez. Meğerki inancını yakin derecesine yükseltebilsin. Çünkü bu yol hidayette olanların yoladur, takva sahiplerinin yoludur. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Elif. Lam. Mim. O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, muttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gabya inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.” (Bakara, 2/1–5) Benim bu, Ahiret Günü isimli kitabımın okurlar tarafından beğeni ve kabul görmesi, beni bu konuda, bu işin ilk rüknünü, yani imanın rükünlerinden olan Allah’a iman konusunu yazmaya yöneltti. Çünkü Ahiret gününe imanı bilmek ve öğrenmek konusu, Allah’ı bilme ve tanıma konusundan daha az önemli olan bir mesele değildir. Allah’tan dileğim bu kitabımı yazmada bana yardımcı olması ve yakın bir gelecekte onun okurlara sunulmasıdır. Çünkü insanlar bu gibi şeylere muhtaçtırlar, zira bunlar dinin aslı, esası ve özüdürler. Benim kesin olarak bildiğim bir husus vardır ki o da, iman ile alakalı bu gibi konuların iyice anlaşılabilmesi için ikna edici bir usul ve metotla yazılmalı, çağın gereklerine de cevap vermelidir. Kalbi etkilemeli, insanın duyularını harekete geçirmelidir. Onu en yüce hedeflere, istenilen amaca ulaştırmalıdır. Ancak bu konuda eser yazacak olanlarda da bir takım şartların var olması gerekir. Gerçi benim böyle bir iddiam yok, ben bu şartları taşıyorum, demiyorum ama olması gerekene işaret ediyorum. İstenilen amacın gerçekleşebilmesi için bu şartlar mutlaka olmalıdır. Şöyle ki: Birincisi: Yazacağı şeyler konusunda Allah için samimi ve ihlâs sahibi olmalıdır. İkincisi: Ağır bir ifade ve üslup taşımamalı, kolay ve anlaşılır olmalıdır. Üçüncüsü: Yazdıkları içten ve samimi olmalı, doğru olmalı ki, böylece içtenlikle ve inanarak yazdıklarını kalemi aracılığıyla aynen okuruna yansıtmalıdır. Eğer yazdıkları içten değilse ve kendisi bundan etkilenmiyorsa, hiçbir kimsede herhangi bir duygu ve kıpırdama meydana getiremez. Çünkü iman bir zevk ve haz işidir. Nitekim şöyle denmiştir: Eğer kişide yoksa başkasına ne verebilir ki? Nitekim imanı kaybetmiş olan biri, başkasına onu veremez. İmanın yeri kalptir, gönüldür, akıl değildir. Dolayısıyla kalpten çıkan bir şey kalbe etki eder, ancak dilden çıkan şey ise, kulağı bile geçemez. Allah’ım! Senden kâmil bir iman, sadık manada bir yakin, kendinse hiçbir şaibe ve leke karışmamış, amelleri yok etmeyen bir ihlâs isterim, ey Celal ve İkram sahibi Rabbim! Bu arada değerli ilim adamı Şeyh Safvet Saka beye, kitabımda geçen hadsileri tahric etmesi ve kaynaklarını göstermesi konusundaki çabaları ve çalışması için teşekkür ederim. Allah onu, bu hayırlı çalışması nedeniyle ödüllendirsin. Bu arada değerli okurlarımın dikkatini de bir noktaya çekmek isterim. Bu nokta kitabımın içeriğiyle ilgili olan bir husustur. Kuşkusuz inanç dediğimiz akide olayı öyle sıradan bir konu değildir. Bu açıdan mutlaka bunun sahih olan deliller ile kanıtlanması gerekir. Bu öyle kesin bir delil olmalı ki, vürudu yani gelişi kesin olacak, konuya delaleti de mutlaka kesin olacaktır. B u da ancak Kur’an-ı Kerim ile ve bir de tevatür olan sünnet ile sabit olabilir. Bilinmelidir ki ahiret gününe iman meselesi de aynı zamanda akidenin temel esaslarından biridir. Aslında ben, Ahiret Günü adını verdiğim eserimi sonarken, öncelikle ölüm olayı ile kabirdeki hallerinden başlayarak konuyu ele aldım. Kıyamet sahnelerini, cehennem ehlini ve onların azaplandırılmalarıyla ilgili durumlarını ele aldım. Aynı şekilde cennet ehlini, onların cennetteki nimetlerini, bütün bunları Kitap ve Sünnetten delillendirerek konuyu işledim. Gerçi konuyla alakalı bir takım zayıf hadisler ve bir takım görüşler, eserler veya rivayet olunan kıssalar da görülecektir ama ben bunları sunarken sadece bir öğüt olsun, bundan bir ders çıkarılsın diye zikrettim ve bu arada söz konusu hadisin de zayıflığına işaret ettim. Kısaca tıpkı ilim adamlarının ve hadis bilginlerinin izledikleri yol gibi bir yol izledim. Örneğin hikâye olunduğuna veya rivayet olunduğuna göre temriz ifadesini kullandım. Yoksa ben bu türden olan hadisleri, inanılması farz olan akidenin sübutu için kullanmadım. Öyle ki bu kitap bir vaaz ve İrşad, bir öğüt ve nasihat kitabıdır, kişileri uyaran, onlara ahiret hayatını hatırlatan bir kitaptır. Bu kitap gerçekten ahiretini unutana, o hayatı hatırlatacak, katı kalplere de bir ilaç olacaktır. Allah bunun Müslümanları faydalandırsın ve aymaz olanlara da bir hatırlatmada bulunsun. Bu kitaptan başka yoktur bir sermayem Mağfiret sahibi Rabbim! Rahmetin umarım Eğer edersen merhamet ki sen buna ehilsin Yoksa bu kulcağız kimden umut var olan ey Kadir! İlahi hatamı fazlınla bağışla, her şeyin Ortaya serildiği günde görme kusurum Dualarımızın sonunda Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ederiz. Abdulkadir Mutlakurtrahbavi 25. Şevval. 1398 Bize iman yolunu gösteren Allah’a hamd ederiz. Dil ve kalem ile dinine hizmeti bize nasip kılan Rabbimize hamd ederiz. Bizi deliller ve hüccet ile Rabbinin yoluna sevk eden efendimiz Muhammed (as)’e, Ehli Beytine ve ashabına, güzellikle onun yoluna uyanlara da salât ve selam ederiz. Şimdi asıl meseleye gelince: İmanın sıhhati bakımından ahiret gününe iman bir iman şartıdır. Kim ahirete imanı inkâr eder veya bundan bir kuşkuya düşerse, o kimse tartışmasız mürtedir, İslam’dan çıkmış bir kâfirdir. Nitekim Kur’an’ı Kerim birçok ayetlerinde bu noktaya dikkat çekmekte ve uyarılarda bulunmaktadır. O günün dehşetinden ve korkularından söz etmektedir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Allah’a döndürüleceğiniz, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının.” (Bakara, 2/281) Yine yüce Mevla buyuruyor: “Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir! Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutur, her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah’ın azabı çok dehşetlidir.” (Hac, 22/1-2) Bir başka ayette de yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evladı, ne evladın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” (Lokman, 31/33) “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr, 59/18 ) Bilindiği gibi insanların birçoğu ahiret gününe iman ediyor. Ancak ahiretin ne demek olduğunu bilip anlayanların sayısı oldukça azdır. İşte bu maksatla elinizdeki bu kitabımı, Ahiret Günü adlı kitabımı yazdım. Bu eserimi ahiret gününe iman eden her bir Müslüman’a armağan ediyorum ki böylece Salih ameller üzerinde yoğunlaşabilsin. Kötü iş ve amellerden, masiyet olabilecek şeylerden de uzak kalabilsin, onları terk edebilsin. Bilinmelidir ki insan Rabbini ne oranda bilip tanıyor ve kadrini takdir ediyorsa, ondan umut var olur veya ondan korkar da amelini de buna göre işler. İşte bunun içindir ki yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kulları içinden ancak âlim olanlar gereğince korkar.” (Fatır, 35/28 ) Yine yüce Mevla buyuruyor: “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” (Zümer, 39/9) Yüce Allah peygamberlerinden haber vererek şöyle buyuruyor: “Bütün peygamberler, hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler.” (Enbiya, 21/90) Ahirete iman denince aslında bu, gabya iman etmek demektir. Gabya iman etmek ise, bu da sadece duyguya dayalı yani işitmeye dayalı delillerle kanıtlanabilir. Çünkü bu durum beşer aklıyla kavranacak bir şey değildir. Sem’i olan delil ise Kitap ve sahih sünnettir. Ben ise sadece sana Kur’an’da gelenleri ve sünnet ile sabit olanları hatırlatacağım ki, böylece neye, niçin inandığını bilmiş olasın. Yine kurtulmuş olanlardan olabilmek için uğrunda ameller işlediğin Ahiretin ne olduğunu öğrenesin diye bu çalışmayı sundum. Öyle bir günden söz ediyorum ki çocukları bir anda aksakallı yaşlılar haline getirecek olan o ahiret günü ne imiş bilesin. Çünkü o günde yüce Allah insanları amellerine göre hesaba çekecek, eğer işledikleri hayır ve iyilikse karşılığında hayır ve iyiliği bulacaktır, şayet işledikleri, şer ve kötülükse karşılığında şer ve kötülüğü bulacaktır. İşte sen bütün bunları elindeki bu kitaptan öğreneceksin. Allah’tan dileğim yaptığımız işlerde bizi Salih ameller işleyenlerden, ihlâs ve samimiyet sahibi olanlardan, gerçeği söyleyenlerden ve yazanlardan kılsın. Allah bize layık olduğumuz şekilde muamelede bulunmasın, rahmetiyle ve mağfiretiyle muamelede bulunsun. Çünkü O gerçekten kendisinden korkulmaya layıktır ve mağfiret ehlidir. Böylece efendimiz Muhammed’e, Ehli Beytine ve ashabına da salât ve selam olsun derim. Konu Başlığı: Ynt: Mukaddime Gönderen: Ceren üzerinde 02 Ağustos 2013, 02:01:04 İnşallah ahirete imanımız da hazırlığımız da tam olur.Çünkü asıl olan ahir zamandır.Yapacağımız ibadetler ,hizmetler ancak bizi oraya yakışır bir müslüman yapar.Allah bizi ahir zaman da istediği müslümanlar gibi olmayı nasip etsin.
Konu Başlığı: Ynt: Mukaddime Gönderen: MELİKE 7D üzerinde 10 Mart 2015, 18:50:39 Bizim elinizdeki şu“Ahiret Günü” isimli kitabımız ALLAH'IN fazlı ve keremi sayesinde değerli İslam Alimleriyle, okurlarımız tarafından büyük bir beğeni ve kabul ile karşılandı. Kitabımız birkaç baskı yaptı. Görevim de, hemen çıkan her baskıyı önceden incelemem gerektiği idi.
Konu Başlığı: Ynt: Mukaddime Gönderen: Kaan Han üzerinde 21 Nisan 2015, 17:38:14 İnşAllah ahirete imanımız da hazırlığımız da tam olur.Çünkü asıl olan ahir zamandır.Yapacağımız ibadetler ,hizmetler ancak bizi oraya yakışır bir müslüman yapar.Allah bizi ahir zaman da istediği müslümanlar gibi olmayı nasip etsin. Konu Başlığı: Ynt: Mukaddime Gönderen: Sevgi. üzerinde 10 Ekim 2016, 19:24:59 Esselâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. Bu güzel bilgiler için Allah ( Celle Celalühu ) Razı olsun. Mevlam ilmimizi artırsın ve hakkıyla öğrenip uyguluyabilenlerden eylesin bizleri inşaAllah. Amin ecmain
|