> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Ahiret Günü > Definden sonra kabir başında beklemek
Sayfa: [1] 2 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Definden sonra kabir başında beklemek  (Okunma Sayısı 6400 defa)
30 Ekim 2010, 16:39:56
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Ekim 2010, 16:39:56 »



ÖLÜNÜN DEFNİNDEN SONRA KABİR BAŞINDA BEKLEMEK

 

 

Ey kardeşim! Ölünün kabre verilmesinden yani defne­dilmesinden sonra bir süre orada durup beklemek, sorgu melekleri tarafından sorgulanması sırasında onlara cevap vermesini kolaylaştırması için Allah’a dua etmek, bağışlan­ması için mağfiret dilemek sünnettir.

Rivayet olunduğuna göre, Sa’d b. Muaz (ra) vefat edince, Allah Resulü (as) cenazesine katılır, cenazede ayak parmak­larının ucuna barsak hareket eder. Bu durum kendisine so­rulunca, meleklerin cenaze törenine çok büyük bir sayıda katıldıklarından dolayı öyle hareket ettiğini, onlara eza etmek istemediğini belirtir.

Rivayete göre Sa’d’ın cenazesine yetmiş bin melek ka­tılmıştır. Cenazenin defin işlemi bitince, oradakiler kabristan­dan ayrılmaya başlayınca, Allah Resulü (as) şöyle buyurur:

“Durun hele! Ayrılmayın buradan, kardeşiniz Sa’d için Allah’tan mağfiret ve bağışlanma dileyin. Çünkü o şuanda sorguya çekiliyor.”

Amr b. As ölüm döşeğinde iken çocuklarına vasiyette bulunarak şöyle dedi: “Kabrimin başında, bir deve kesilip eti dağılana kadar geçen bir süre içerisinde kabrimin başında durun ki sorgu melekleri beni sorguya çekerken sizin kabri­min başında bulunmanızdan dolayı kendimi bu duruma ha­zır görürüm.”

İşte yine bu cümleden olarak defin işlemi bittikten sonra, herkes oradan ayrılırlarken bir kişinin orada kısa bir süre kalıp kabrin başında oturarak, ölen kimsenin hayatta iken konuştuğu ve anlatabildiği dil ile telkinde bulunması müstahaptır. Ölen kişiye bu manada bir telkin yapılabilmesi için, ölenin akıl ve baliğ olması, peygamber veya şehit ol­maması gerekir. Çünkü bu sayılanlar için telkin gerekmez. Telkinde söylenecek ifadeler şunlardır:

“Ey filan kadının oğlu (veya kızı) filan kimse! Dün­yada iken üzerinde bulunup da öylece bırakıp – çıkıp gittiğin inancı bir hatırla bakalım. O inanç, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın Re­sulü olduğuna tanıklık etmen, şahitlikte bulunma idi. Bilesin ki, cennet haktır, cehennem ateşi haktır, öldük­ten sonra yeniden dirilmek haktır. Hiç şüphe etmemeli­sin ki, kıyamet kesinlikle kopacaktır. Şüphesiz Allah, kabirde bulunanların tamamını yeniden diriltecektir. Sen Rab olarak Allah’tan hoşnut ve memnun kaldın, din ola­rak İslam dinini seçtin, Elçi ve peygamber olarak da Mu­hammed’e iman ettin, Kur’an’ı İmam, Kâbe’yi kıble ve müminleri de kardeşlerin olarak kabul ettin.”[1]

Eğer ölenin annesinin ismi bilinemiyorsa, bu takdirde o ölene telkin sırasında şöyle seslenilir: “Ey Havva oğlu (veya kızı) filan kes!” Nitekim Peygamber’den (as) rivayet olundu­ğuna göre, ölüye telkin yapıldığında iki melekten biri arkada­şının elinden tutarak der ki: “Bize ne bu adamdan, baksana ona hücceti telkin olundu.” Aslında telkin olayı sadece mü­minler için geçerlidir. Kâfir ve münafık olarak ölenler için telkinin bir fayda ve anlamı yoktur. Çünkü bunlar dünyada iken iman etmiş değillerdi ki, ölümlerinden sonra telkinin kendilerine bir faydası olabilsin. Oysa mümin kimse öyle değildir. O henüz dünyada iken zaten iman edilmesi gereken hususlara iman etmiş ve bu iman üzere de ölüp gitmiştir. Ancak burada yapılan şey, mümin ölürken bu esnada gör­düğü ölüm şiddeti ve ıstırabı nedeniyle, insanların tüylerini ürperten iki meleği görerek aklı başından gitmiş bir haldedir, bir tür bir unutkanlık içerisindedir. Burada telkin ile ona ya­pılan şey, sadece bir hatırlatma olmaktadır.

İşte bu, gaybi olan yani bir tür bilinemez olan konularda, kabir durumuna ilişkin bize ulaşan bilgiler bunlardır. Ancak gözlerimizle veya duyu organlarımızla görüp müşahede etti­ğimiz ve bu dünyada hissettiğimiz şeylere gelince, işte ben şimdi onları sana hatırlatmaya çalışacağım. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Sen yine de öğüt ver, çünkü öğüt müminlere fayda verir.” (Zariyat, 51/55)

Şimdi de bir başka ayet meali, Rabbimiz şöyle buyuru­yor: “Allah’tan korkan öğütten yararlanacak. En büyük ateşe girecek olan kötü kimse ise öğütten kaçınır.” (A’la, 87/10-12)

Sen de kesin olarak bilirsin ki, atalarından, yakınlarından ve arkadaşlarından ölenler olmuştur. Bunlardan hiçbiri bera­berlerinde dünyadan bir şeyler alıp kabre gitmiş değillerdir. Oysa hepsi de dünyaya ve dünya varlıklarına oldukça düşkün idiler. Ne uğrunda yorulup didindikleri ve ne de zorluklarla toplayıp biriktirdikleri bir şeyi götürdüler, ne de bir başka şey. Götürdükleri tek şey bir kefenden başkası değildir. Sadece dünyada işledikleri amelleriyle kabirde baş başa kaldılar.

Buhari ve Müslim ile Tirmizi Enes b. Malik’ten rivayet ediyorlar. Enes b. Malik’in dediğine göre Allah Resulü (as) şöyle buyurmuştur: “Ölüyü üç şey izler; bunlardan biri ailesi, diğeri malı ve üçüncüsü de ameli yani yapıp işle­dikleridir. Bunlardan ikisi geri döner, geriye sadece biri kalır. Ailesi ve malı geri dönerler, o ameliyle baş başa kalır.”[2]

Malı onu, teneşir tahtasında yıkanacağı yere kadar izler. Ailesi ve çevresi ise onu kabre kadar izlerler, O sadece ame­liyle yani yapıp ettikleriyle baş başa kalır. Sonra da işledikleri şeyler eğer iyi ve hayırlı şeyler ise, buna göre mükâfat görür, eğer kötü ve fena şeyler ise bununla da cezalandırılır. Sonra da o güzel yüz ve vücut o karanlık, ürpertici, korkunç ve dar mezarlığın içine bırakılır. O güzel yüz toprağa bulanarak bı­rakılır. Bir de bakarsın ki o bakmaya kıyılamaz olan güzel vücut ve ten kokuşmaya, dağılmaya yüz tutmuş, yanına yaklaşılamayacak derecede kokuşmuş bir duruma geliver­miştir. Bir de ne görürsün o güzelim gözler yanakların üze­rine akmaya başlamış, etlerini böcekler yeyip bitirmiş, geriye sadece çürümüş kemikler, bir iskelet kalakalmıştır.

O dünyalar güzeli güzel beden yok olmuş geriye sadece göz çukurları, kafatası, kulaklar, burun ve ağız delikleri kal­mıştır. Belki sen de birçok tanıdığın kimselerin bu hale gel­diklerini çok yakinen görmüşsündür, bilmelisin ki senin de sonun bundan farklı olmayacaktır ve bundan asla bir kaçış da yoktur.

Bir bilge kişi şöyle seslenir:

Düşün yaşlılığını ve varacağın son noktayı

Güçlü iken sonradan toprağa gömüleceğini

Bir kez düşmeyesin kabre

Beklersin ta gelecek haşre

Yaşıyorken sağlamca olan bedenin

Gün gelecek darmadağın olacak cismin

Eğer örtmeseydi kabir kokuşmanı

İnan ovaları ve dağları iğrendirirdin

Yaratıldın topraktan oldun yaşayan bir diri

Öğrendin konuşmayı, oldun bir hatip

Tekrar döndün toprağa yerleştin

Sanki topraktan çıkan sen değildin

Bu dünyayı boşadın üç talakla

Ölmeden önce tevbeye başla

Öğüt verdim sana, kulak ver dinlemeye

Senin gibisine kimse göstermez doğru yolu

Bırakılsak da bizi bekler ölüm yolu

Dar gelir bize kalabalıktan geniş yol

Her günün sabahında ünler biz bir ses

Semiz bedenini kurtlar, binalarını da yıkım bekler

Anlatıldığına göre, üzerine güneş doğduğu her bir gün, bir çukur yani mezar, oraya gelecek olan sahibine şöyle ses­lenir: “Ey filan kimse! Benim kurtlar ve böcekler evi oldu­ğumu, yalnızlık, vahşet ve karanlıklar yurdu olduğumu, ce­maat ve toplumları birbirinden ayırdığımı, erkek ve kız ço­cuklarını yetim ve öksüz bıraktığımı, senin de mutlaka dönüp benim kucağıma konacağını bilmez misin hiç?”

Şu ölüm her yaşayanın kendisiyle sözlü olduğu şey­dir

Bir eve girmeye dursun, tüm sevenleri darma­­da­ğın edendir




Ey kardeşim! Bilmelisin ki, Allah sevgisi dışında her sevgi ve muhabbet ölümle son bulur. Görmez misin adam ölüp Allah ruhunu tenden aldığında, çevresinde bulunan aile bireyleri ve sevenleri ne de çabucak ürpermeye başlar, tüm sevenleri ve tanıyanları bir an önce olsun onu hemen götü­rüp mezara vermek isterler, bunda da acelecilik ederler. Kimi kefen hazırlığına girişirken kimi mezar kazma işine, kimisi de defin hizmetine koşar. Bundan sonra sanki o adam daha önce hayatta hiç yaşamamış gibi unutulur. Peygamber (as) şöyle buyuruyor:

“İstediğin gibi yaşa, sen mutlaka öleceksin, dilediğin kimseyi sev, sen mutlaka bir gün ondan ayrılacaksın. İstedi­ğini yap, sen mutlaka ona göre hesaba çekilecek, ya azap veya mükâfat göreceksin.”

Hz. Ali (kv) Medine kabristanına girer ve şöyle seslenir: “Ey kabir de bulunanlar! Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Bize haberlerinizi bildirin, yoksa biz mi size haber verelim! Dediğinde “Allah’ın selamı, rahmeti ve bere­keti üzerine olsun. Bizden sonra neler oldu, sen bize onlar hakkında haber ver” diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hz. Ali şöyle konuştu:

—Eğer hanımlarınızı soruyorsanız, onlar sizden sonra evlendiler. Mallarınızı soruyorsanız, onlar da mirasçılar ara­sında bölüşüldü. Sormak istediğiniz, sizden sonra kalan ço­cuklarınız ise, onlar da yetimler arasına katıldılar. Hiç yıkıl­mayacakmış gibi inşa ettiğiniz, yaptırdığınız binalara gelince, oralarda da sizin düşmanlarınız oturuyorlar. İşte bizdeki ha­berler bunlardan ibarettir. Sizden ne haber var hele, bir siz bize haber verin.

Bir kabirden şöyle bir ses geldi: “Kefenler çürüdü, saçlar darmadağın oldu, deriler paramparça dağıldı, göz bebekleri yanaklara döküldü, burunlardan kan ve irin akmaya başladı. Önceden ne göndermiş isek, burada onu bulduk. Geride bıraktıklarımızdan da zarara uğradık. Doğrusu bizler, işledi­ğimiz ameller açısından rehin tutulmaktayız.”

Malik b. Dinar (rh) diyor ki: “Ölülerden ibret almak ve ders çıkarmak üzere bir gün kabristana gittim. Orada tefek­küre dalmış iken ürperdim ve ağzımdan şu ifadeler döküldü:

Kabristana geldim bir gün şöyle bir seslendim

Nerede o azamet ve nerede o...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Definden sonra kabir başında beklemek
« Posted on: 24 Nisan 2024, 18:49:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Definden sonra kabir başında beklemek rüya tabiri,Definden sonra kabir başında beklemek mekke canlı, Definden sonra kabir başında beklemek kabe canlı yayın, Definden sonra kabir başında beklemek Üç boyutlu kuran oku Definden sonra kabir başında beklemek kuran ı kerim, Definden sonra kabir başında beklemek peygamber kıssaları,Definden sonra kabir başında beklemek ilitam ders soruları, Definden sonra kabir başında beklemekönlisans arapça,
Logged
26 Aralık 2013, 02:03:11
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 26 Aralık 2013, 02:03:11 »

Rabbim bizlere öldükten sonra arkamız da dua edecek,bağışlanmamızı dileyecek insanlar nasip etsin inşallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2013, 09:29:38
Kadriye Karlı

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 24


« Yanıtla #2 : 26 Aralık 2013, 09:29:38 »

O  ZAMAN  öyle   yapıp  ölüyü  rahatlatalım


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
30 Aralık 2013, 21:13:19
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #3 : 30 Aralık 2013, 21:13:19 »

ÖLÜNÜN YANINDA AĞLAMAK ÇOK GÜNAHMIŞ ÇÜNKÜ ÖLÜ DE ÇOK ÜZÜLÜRMÜŞ
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Aralık 2013, 21:28:20
barıs 8 d

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 133


« Yanıtla #4 : 30 Aralık 2013, 21:28:20 »

RABBİMİZ bizler öldükten sonra arkamızda bize dua edecek yasin okuyacak çocuklar ve insanlar nasip etsin .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes