> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Adab-ı Fethullah K.S > Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.)
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.)  (Okunma Sayısı 4740 defa)
16 Aralık 2009, 15:56:35
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Aralık 2009, 15:56:35 »



ABDULLAH İBN AMR İBN EL-AS (r.a.)

Ihlâslı, âbid ve çok tövbe eden...

Şimdi kendisinden söz ettiğimiz abid, zâhid ve çok tövbe eden şahıs Abdullah İbn Amr İbn el-As´tır...

Babası; zekâ, deha ve kurnazlıkta üstâd olduğu kadar o da âbid-ler, zâhidler ve her şeyi açık olanlar arasında yüce bir yere sahip üstâddı...

O bütün zamanını ve hayatını ibadete vermişti...

O, imanın tadıyla kendisinden geçmiş ve artık gece gündüz onun kulluk ve ibâdetine yetmez olmuştu.,.

O, babasından önce müslüman olmuştu. Sağ elini biat etmek üze­re Resûlüllah´ın (s.a.v.) sağ eline verdiğinde kalbi parlak sabah gibi Al­lah´ın nuruyla ve ona itaatin nuruyla aydınlanmıştı...

Önce, azar azar inen Kur´ân´a yöneldi. Kur´an´ın bazı âyetleri in­diğinde onları ezberleyip anlamaya çalışırdı. Kur´ân tamamlandığında o da tamamını ezberlemişti...

Onu, sadece mahfuz bir kitabı iki kapağı arasında toplayan güç­lü bir hafıza meydana getirmek için ezberlemiyordu...

Aksine, kalbinin onunla şenlenmesi ve bundan sonra onun itaat­kâr kulu olması için ezberliyordu. Onun helâl kıldığını helâl kılar, ha­ram kıldığını haram kılar. Davet ettiği her şeyde ona icabet eder son­ra, olgun meyveleri olan bahçelerinde mutlu, âyet-i kerimelerinin ver­diği sevinçten gönlü rahat, uyandırdığı haşyetten gözü yaşlı olarak Kur´ân okumaya ve onu düşünmeye yönelir!

Abdullah bir ermiş ve âbid olmak için yaratılmıştı. Dünyada hiç­bir şey onu bu yaratıldığı halden uzaklaştırmaya kadir değildi...

İslâm ordusu, kendilerine savaş açan müşriklerle karşılaşmak üzere bir cihada çıktığı zaman onu bir sevgilinin ruhuyla ve bir aşı­ğın ısrarıyla şehidiiği temenni ederek safların önünde buluruz!...

Savaş bitince onu nerede görürüz? Ya camide, ya da evindeki seccadesinde, gündüz oruçludur, gece ayaktadır (yani namaz kılmaktadır). Dili, helâl da olsa dünya kelâmın­dan hiçbir sözü bilmez. Ancak onun dili, Kur´ân´ını okurken, ona olan hamdini yaparken veya günâhından dolayı istiğfar ederken Allah´ı zik­retmekten dolayı daima ıslaktır...

İnsanları Allah´a ibâdete davet etmeye gelmiş olan Resûlüllah´ın, (s.a.v.) Abdullah´ın aşırı ibadet etmesine engel olmak için duruma mü­dâhale etme ihtiyacını duyması, onun kulluk ve ibadetinin boyutlarını anlamamıza kâfidir!...

Öyie olunca, Abdullah İbn Amr´ın hayatı hakkında alınacak dersi iki yönünden birisi, kulluk ve doğruluğun en ileri derecelerine ulaşma­da insan ruhunu coşturan üstün bir gücü ortaya çıkarmak ise, diğer yönü de bütün üstünlük ve olgunluğu aramada i´tidâl ve orta yolu ta­kip etmede dinin titizliğidir, böylece ruh arzu ve özlem içinde kalır...

Vücûd da sıhhat ve afiyet içinde kalır!.

Resûlüllah [s.a.v.) Abdullah İbn Amr İbn es-As´ın hayatını aynı tarzda geçirdiğini öğrenmişti...

Bu arada olmayan tek şey bir savaşa çıkmaktı. Onun bütün gün­lerini şöyle özetlemek mümkündü. Sabahtan, sabaha kadar devamlı ibadet... Oruç, namaz ve Kur´ân okumak...

Peygamber (s.a.v.) onu çağırttı ve onu İbadete i´tidalden ayrılma­maya davet ediyordu...

Resûlüllah (s.a.v.) ona şöyle dedi: «? Bana senin gündüzleri yemeyip oruç tuttuğun, gecelen de uyumayıp namaz kıldığın haber verilmedi mi sanıyorsun? Her ay üç gün oruç tutman sana yeter».

Abdullah:

«? Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter...» dedi.

Peygamber (s.a.v.):

«? Her cumadan itibaren iki gün oruç tutman sana yet yurdu.

Resûlüllah (s.a.v.) tekrar sordu:

«? Öğrendim ki, Kur´ân´ı bir gecede hatmediyormuşsun?

Ömrünün uzun olmasından ve onu okumaktan usanmandan endi­şe ediyorum!

Kur´ân´i her ayda bir defa hatmet...

Onu her on günde bir defa hatmet...

Onu her üç günde bir defa hatmet...»

Sonra sözüne şöyle devam etti:

«? Ben hem oruç tutuyorum, hem tutmuyorum.

Namaz da kılıyorum, uyuyorum da...

Kadınlarla da evleniyorum. Kim sünnetimden yüz çevirirse ben­den değildir...»

Abdullah İbn Amr uzun bir ömür sürmüştür... Yaşı ilerleyip ke­mikleri zayıflayınca daima Resûlüllah´ın (s.a.v.) tavsiyesini hatırlar ve şöyle derdi:

«? Keşke Resûlüllah´ın (s.a.v.) ruhsatını kabul etseydim...»

Bu tip bir mü´mine, iki müsiüman topluluk arasında meydana ge­len bir çarpışmada rastlamak zordur.

Öyleyse bacakları onu, Medine´den, Hz. Muâviye´nin Hz. Ali´ye karşı hazırladığı orduda yer aldığı Siffîn´e nasıl taşımıştı?

Gerçekten Abdullah´ın bu davranışı onu anladıktan sonra saygı­ya lâyık olacak kadar düşünmeye değer...

Abdullah İbn Amr´ın hayatı için ciddi bir tehlike teşkil etmeye varan bir şekilde ibadete nasıl yöneldiğini ve babasının zihnini de­vamlı meşgul eden bu durumu birçok defa Resûlüllah´a (s.a.v.) şikâ­yet ettiğini gördük.

Hz. Peygamber´in ibadette mutedil olmasını ve ona sürelerini kı­sıtladığı son defada Amr da hazırdı. ResûlüIIah (s.a.v.) Abdullah´ın elini tutup babası Amr ibnu´l-As´ın elinin içine koydu ve ona şöyle dedi:

«? Sana emrettiğimi yap ve babana itaat et».

Abdullah dini ve ahlâkı gereğince anne ve babasına itaatkâr ol­masına rağmen Resûlüllah´ın bu usûlle ve bu münasebetle ona em­retmesi kendine has bir etkiye sahipti.

«? Abdullah benim bundan daha fazlasına gücüm yeter» dedi.

ResûlüIIah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

«? Oruçların en hayırlısı, yani Davud´un orucu için izin i misin? Davud (a.s.) bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı...»

Abdullah İbn Amr uzun ömrünü, bu cümleyi bir an olsun unutma-

dan yaşadı:

«? Sana emrettiğim şeyi yap ve babana itaat et».

Zaman içinde yıllar ve günler birbirini takip etti...

Suriye´deki Hz. Muâviye Hz. Ali´ye biati kabul etmedi...

Hz. Ali de gayrî- meşru bir isyana boyun eğmeyi kabul etmedi.

İki müsiüman topluluk arasında sayaş çıktı. «Cemel olayı» geç-Ve Sıffîn olayı geldi.

Amr ibnu´l-As Hz. Muâviye´nin yanma giden yolunu seçmişti! müslümanlarm, oğlu Abdullah´a olan saygılarının ve dindarlığı konu­sundaki güvenlerinin derecesini biliyordu. Birçok kimsenin Hz. Mu­âviye´nin yanında yer almasını sağlamak için, onu savaşa gitmeye teşvik etmek istedi.

Aynı şekilde, Amr da Abdullah´ın bir savaşta kendisinin ya da yer almasıyla çok iyi netice alacağını zannediyordu. Çünkü onun Suriye´nin fethindeki ve Yermûk günündeki kahramanlığını unutmu­yordu...

Siffîn´e gitmeye niyetlendiğinde onu yanma çağırtıp:

«? Abdullah! Harbe çıkmaya hazır ol, sen de bizimle birlikte sa-vaşacaksın...»

Abdullah ona şöyle cevap verdi:

«? Nasıl?... Resûlülfah (s.a.v.) hiçbir müslümanın boynuna lıç dokundurmamak üzere benden söz aldı...»

Amr, kurnazca, kendilerinin bu savaşa çıkmakla sadece Hz. Os­man´ın katillerine gitmek ve onun temiz kanının öcünü almak istedik­lerini söyliyerek onu ikna etmeye çalıştı...

Sonra, birdenbire, oğluna son sözünü söyledi:

«? Abdullah! Resûlüllah´ın (s.a.v.), senin elini benim elimîn içi­ne koyarak, sana yaptığı son nasihatında: ´Babana itaat et´ dediğini hatırlıyor musun?...»

Abdullah İbn Amr babasına itaat etmek için hiçbir kılıcı taşıma­mak ve hiçbir müslümanı öldürmemek niyetiyle çıktı...

Fakat, bu onun için nasıl tamam olacaktı? Şimdilik, babasıyla birlikte çıkması ona yetecekti. Savaş çıktığında yerine getireceği emir de Allah içindi!... Şiddetli ve ateşli bir şekilde savaş başladı...

Tarihçiler, Abdullah´ın savaşın başına katılıp, katılmadığı konu­şunda ihtilâf ediyorlar.,.

Biz, savaşın başına katıldığını, söylüyoruz... Çünkü savaş çok sür­memiştir. Hatta Abdullah İbn Amr´ı savaşa ve Hz. Muâviye´ye karşı açıkça yerini aldıran bir olay vuku buldu...

İşte bu olay şöyledir: Ammar İbn Yasir, Hz. Ali´yle birlikte sa­vaşıyordu. Ammar, Resûlüllah´ın (s.a.v.) ashabı arasında mutlak bir saygıya sahipti. Bundan da daha fazlası, Hz. Peygamber tarafından, ilerde öldürüleceği ve katilleri bildirilmişti...

Bu da şöyle olmuştu. Hz. Peygamber ve ashabı Medine´ye hic­retlerinden hemen sonra, mescidlerini inşâ ediyorlardı. Taşlar, en kuv­vetli birisinin bir taştan daha fazlasını taşıyamıyacağı kadar iri ve ağırdı... Fakat, Ammar sevinç ve neş´esinden taşları ikişer ikişer ta­şıyordu. Resûlüllah (s.a.v.) onu görünce yaşlı gözlerle süzüp, şöyle demişti:

«? Vah İbn Sümeyye´ye onu âsi bir topluluk öldürecek».

O gün, Resûlüilah´ın inşaata katılan bütün ashabı bu haberi duy­muşlar ve halâ hatırlıyorlardı.

Abdullah İbn Amr da bunu duyanlardan birisiydi...

Hz. Ali´yle, Hz. Muâviye´nin taraftarları arasındaki savaşta, Ammar yüksek tepelere çıkıp avazı çıktığı kadar haykırıyordu:

«?Bugün sevgililere, Muhammed´e [s.a.v.} ve arkadaşlarına ka­vuşuyoruz».

Hz. Muâviye´nin ordusundan bir grup onu öldürme konusunda anlaştılar ve onu, salih şehidlerin dünyasına götüren günahkâr bir oku onun tarafına doğrulttular.

Ammar´m öldürüldüğü haberi rüzgâr gibi esti...

Abdullah İbn Amr heyecandan yerinde duramadı:

? Ammar Öldürüldü mü?...

? Onun katilleri sizsiniz!...

? O halde siz asi topluluksunuz...

? Siz sapıklık üzere savaşanlarsınız!..

Bir haberci olarak, azimlerini kırmak ve aralarında onların asi ol­duklarını söylemek için Hz. Muâviye´nin askerlerinin içine girdi. Çün­kü onlar Ammar´ı öldürmüşlerdi. Peygamber (s.a.v.] 27 sene önce as­habından bir grubun ortasında Ammar´ı asi bir topluluğun öldürece­ğini söylemişti...

Abdullah´ın sözü Hz. Muâviye´ye tasındı. Hz. Muâviye Amr´ı ve og!u Abdullah i çağırıp Amr a:

«? Bu deli oğlunu bizden uzaklaştırmıyor musun?
<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.)
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:31:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) rüya tabiri,Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) mekke canlı, Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) kabe canlı yayın, Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) Üç boyutlu kuran oku Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) kuran ı kerim, Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) peygamber kıssaları,Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) ilitam ders soruları, Abdullah İbn Amr İbn el-As (r.a.) önlisans arapça,
Logged
28 Kasım 2013, 14:59:51
asım kurucu

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3


« Yanıtla #1 : 28 Kasım 2013, 14:59:51 »

esselamüaleyküm,degerli kardeşim hz.ali ile muaviye arasındaki,olayları ve emevilerin,allah rasulünün,miras olarak kur'an,ı ve itretim(ehlibeytim)dedigi,ali aba'sı,na,muaviye ve onun soyu ve taraftarlarının yaptıgı zulümlere ramen,nasıl' hazret'diyorsunuz??hz ali efendimiz ve onun tarafındaki ashabın(ra) kiMler olduguna,haklarında hz,peygamber efendimizin,neler deigine iyi bakmanızı,yüce allah-ü,tealanın kuranda,ehlibeytle alakalı vemüslümanların efendimize olan borçları(üzerlerindeki haktan dolayı)nı,nasıl ödemeleri ni sorduklarında,efendimizin sukut edip,vahyin gelmesinibekleyip gelen vahiyde,rabbimizin,ashabtan buhakka karşılık(ehli beytinimide beni sevdiginiz gibiseverk ve onları incitmeyerk)ödeye bileceklerini buyurdugu halde,ammar nerede ise hak oradadır,ali hak ile birliktedir,ve bugibi hadis(hasan ve hüseyin (ra)ile herkesin bildigi,hadisleri varken,müslümanlar neden hakkı hak sahibine iade edemiyor,kimden korkuyor? muaviye ve yezit (çok şükür)öldü!!amır bin as ölüm anında,hayaını üç kısma,ayırıp(ben son kısmını söylyecegim)muaviyenin tarafını tutmakla en büyük hasızlıgını itiraf ederken,basit bir konu ulül emir olan hz ali isyancı,bagi(yani darbeci zalim)azgın topluluk muaviye ve o'nun,şurakası,iken,1380küsür senedir netleşmedi;hileci veyalancı,muallefetungulub'tan,biri nasıl,olurda,ashab'tan,olur?ben imam ebu hanefi nin ekolünden biriyim,  adaletin hak olduguna hakkın haksahibine iade edilmesinin,iman,la,ilintili,olduguna inanan dini,kullugu,tapınmayı,dua ve tövbeyi sadece alemlerin hamd veövgüye layık tek(eşi,ortagı,benzeri,dengi ve zıttı dahi olmayan) ilahı ve rabbı olan allah(cc)a,ait kılan,müslümanım elhamdülillah,ben vicdan müftümün sesine tercüman oldum!!!(allahı ve resülünü bırakıb alimlerini ilah,rabb,edindiler işte bu yüzden cehennemdedirler)ayetinin,dışında kalabilmek için üç kitabı (kur'anı,kainatı ve insanı)ukumaya,dogru olanı bilmeye ve allah verasulü nün,islamını yaşamaya,yaşatmaya (gücüm kadar)çalışıyorum:not:abdulah bin amr(ra)ya,selam olsun onadegil eleştirilerim! hamd ve sena allah'a,salat ve selam muhammed (sav)e,al ve ashabına,dır,selam vedua ile
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
28 Kasım 2013, 15:52:13
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #2 : 28 Kasım 2013, 15:52:13 »


   
Hz. Muaviye hakkında geniş bilgi verir misiniz? Hz. Muaviye'ye Ehl-i sünnet alimlerinin ve bilhassa İmamı Azam Hazretlerinin bakışı nasıldır? Hakem olayı Hz. Muaviye'nin haksız olduğunu kanıtlar mı?

Hz. Muaviye (ra), Ebu Süfyan (ra) ve Hind (ra)’ın oğludur. Kendisi Mekke’nin Fethi’nden önce Müslüman olduğunu ve bunu ailesinden gizlediğini söylemiştir. Mekke’nin fethinden sonra Huneyn Gazvesi’ne katılmış ve ganimetten pay almıştır.

Hz. Ebubekir (ra) zamanında Suriye tarafına giden orduya kardeşi Yezid ile katılmıştır. Hz. Ömer (ra) zamanında ise Dimeşk Valisi olan kardeşi Yezid, valiliği kardeşine vefatı anında bıraktı ve Hz. Ömer (ra) bunu onayladı.

Hz. Osman (ra) zamanında ise. tüm Suriyenin valisi oldu. Hz. Osman (ra)'ın vefatından sonra Hz. Ali (ra)’ye biat etmedi ve Hz. Osman (ra)’ın katillerinin kanını istedi. Topladığı taraftarlar ile Sıffin de Hz. Ali (ra) ile çarpıştı. Hz. Ali (ra) vefat edip, Hz. Hasan (ra) halife olduğunda ise, Hz. Muaviye (ra) ile çarpışmayı fitne çıkması endişesiyle bırakıp halifeliği Hz. Muaviye’ye bıraktı ve Hz. Muaviye Küfe’ye gelip halktan biat aldı.

Hz. Muaviye (ra) H. 60 yılında (diğer bir rivayette H. 50 yılında ) vefat etmiştir. Hz. Muaviye (ra) İslam’ın seçime dayalı hilafet sistemini saltanata çevirmekle tenkid edilmiştir. Ancak şu unutulmamalıdır ki, Hz. Muaviye (ra) de bir sahabedir ve Resulüllahın (asm) hiçbir ayrım yapmadan bütün ashabını (temize çıkarmış) hangisi olursa olsun dil uzatanı lanet etmiştir. Bütün Ehl-i sünnet uleması, bunu mühim bir esas olarak kabul etmiştir.

Ayrıca, o zamanda olan olaylarda kaderin payını da ihmal etmemek gerekir. Resulüllah (asm), sahih hadis kitaplarının ifadesi ile, Hz. Muaviye (ra) hakkında hayır dua etmiş ve Hz. Ömer (ra)’den bir rivayette Hz. Muaviye (ra) için “Allah’ım, onunla (insanlara) hidayetini ulaştır.” diye dua ettiğini bildirmektedir. (Tirmizi Menakıb hadis no:3842)

Hz. Muaviye (ra) devri, İslam fetihlerinin devam ettiği bir devirdir. Elhasıl; Hz. Muaviye (ra) da dahil olmak üzere hiçbir sahabe hakkında, yaptıklarından dolayı itham ve suizan edilemez. Bu, hem Hz. Peygamberin (asm) hadisleri ile ve hem de Ehl-i sünnet alimlerinin ittifakı ile caiz değildir ve yapanlara lanet edilmiştir.

Hazret-i Muaviye İslam'ın yayılmasında çok kıymetli hizmetlerde bulundu. Sicistan, Sudan, Afganistan, Buhara, Hindistan’ın kuzey kısmı, Tunus kendi zamanında alındı. Kıbrıs Bizans'tan kurtarıldı. Kudüs geri alandı. Yine zamanında, İstanbul kuşatıldı; her sene yüklü vergi vermek şartıyla kuşatma kaldırıldı.

Peygamber Efendimiz (asm) kendisine ,

    “Benden sonra ümmetimin yerine hakim olursun. O zaman iyilere iyilik et! Kötülük yapanları da af eyle!”

buyurmuştu. Resulullah (asm)'ın bu hayır duasının bereketiyle, İslamiyet Hz. Muaviye (ra) zamanıda bu kadar yayıldı.

Hz. Muâviye (ra), Peygamberimiz (asm)'den çok hadîs rivâyet etmiştir. Bu hadîs-i şerîflerden birkaçı şunlardır:

    “Allah Teâlâ kime iyilik murâd ederse, onu din âlimi yapar ve dinene zarar verecek şeyleri ona bildirir. Ona doğruyu gösterir.”

    “Amel bir kab gibidir, sonu iyi olursa evveli de iyi olur.”

    “Ehl-i kitab, dinlerinde yetmiş iki fırkaya ayrıldılar. Bu ümmet ise yetmiş üç fırkaya ayrılacak, hepsi cehennemde olacak, yalnız bir tânesi müstesnâ, o da Ehl-i sünnet velcemâattır. Ümmetimden bir kavim ortaya çıkacak ki, bunlar, köpeğin sâhibi peşinden koştuğu (gibi) bir nefsin arzularına uyacaklardır.”

    “Bütün günahları Allah’ın bağışlaması umulur, yalnız müşrik olarak ölenin ve kasden bir mü’mini öldürenin afvolması umulmaz.”

    “Ben sâdece bir haznedârım. Her kime gönül hoşnutluğu ile bir şey versem, Allah onu ona hayırlı kılar. Yine her kimse bir şeyi, isteği ve aç gözlülüğü sonucu verirsem, onun durumu yiyip yiyip doymayana benzer.”

    “Yâ Rabbi, onu doğru yolda bulundur!”

Cenâb-ı Hak, eshâb-ı kiramın hepsinden razı olduğunu bildiriyor. Eshâb-ı kiram aralarındaki bazı meselelere rağmen birbirlerini çok severlerdi. İstisnasız eshabın hepsini sevmek Ehl-i sünnetin şartıdır. Hz. Muaviye (ra) de eshâb-ı kirâmdan hatta büyüklerindendir. Ayrıca Resulullah Efendimizin (asm) kayınbiraderidir. Bunun için O’nun da son sözlerine yer vermeden geçemedik.

Peygamberimizin (asm),

    “Yâ Rabbi, onu doğru yolda bulundur ve başkalarını da doğru yola götürücü kıl.” ve

    “Yâ Rabbi! Muâviye’ye yazı ve kitab öğret, onu azabından koru.”

    “Yâ Rabbi! Onu memleketlere hakim kıl.” duâlarıyla şereflenmiştir.

Hz. Muaviye (ra) vahy katibidir. Vahy katibliğine alınması, Cebrâil aleyhisselâmın bildirmesi ile olmuştur. Hz. Cebrâil’in getirdiği Kur’ân-ı kerîmi ve Peygamberimiz (asm)’in mektublarını yazardı.

Hz. Muâviye (ra) Huneyn gazâsında Resûlullah’ın önünde babası ile birlikte kahramanca çarpıştı. Tebük gazvesine katıldı. Vedâ Haccında bulundu.

Hz. Muâviye (ra) ömrünün son günlerinde okuduğu bir hutbede şunları söyledi:

    “Ey insanlar! Üzerinizde çok kaldım. Sizi usandırdım. Artık ayrılmak istiyorum. Siz de benden ayrılmak ister oldunuz. Fakat size benden daha iyisi gelmez. Nitekim benden evvel gelenler, benden daha iyi idiler. Kim Allah Teâlâ'ya kavuşmak isterse, Allah Teâlâ da ona kavuşmak ister.

    Yâ Rab! Sana kavuşmak istiyorum, sana kavuşmamı nasib eyle! Beni mübârek ve mes’ud eyle!”

(bk. Prof. Dr. Canan İbrahim, Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,  I / 518-530; XIII / 30-33)
Selam ve dua ile...


Sorularla İslamiyet
 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

28 Kasım 2013, 22:06:13
ღ۩Bilgin۩ღ
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 1.936


Site
« Yanıtla #3 : 28 Kasım 2013, 22:06:13 »

ve aleykümüsselam sevgili asım kardeşim cevaplarında duygusallık sezdim... biz hz. muaviye veya hz ali r.a arasında geçen olayların hakikatini allaha havale etmiş ve bu konuda ne yorum yapar nede gözleriyle resulullahı görmüş  bir sahebe-i kiramı dil ile kınarız.  Allahu  Alem. Ümmeti Muhammediye ise bunu tavsiye ederiz...

insanlar namaz kılmaz oruç tutmaz hak bilmez hak yaşamaz  ALLAH  c.c anmaz olmuşlar Farzlari farzi aynı  vacipleri terkeder olmuşlar. Hz Ali r.a ile hz muaviyeye kadar ne kadar eksik var ehemmiyet gerektiren hikmet var bilirmisin ?

İnsanın tek derdi ALLAH'a c.c kul olabilme yolunda emeklemeye çalışan kişilerken,  hiç bir sahabei kirama dil uzatmak bu ummetin hakkı değil diye düşünüyorum...




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 28 Kasım 2013, 22:07:44 Gönderen: احسن »
Kayıtlı

03 Aralık 2013, 15:45:24
asım kurucu

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3


« Yanıtla #4 : 03 Aralık 2013, 15:45:24 »

esselamüaleyküm,degerli kardeşim,benim derdim,güzide ashab,a,dil uzatmak degil!yaklaşık21-22sene allah verasülü ile savaşmış,kin ve nevretini hat noktaya çıkarmış,bir ailenin,allahrasulünün,ashabı olmadıgı kana atini,taşıyorum!bukonuyu,çok araştırdım,efendimizin(sav)kimlere ashabım dedigini veashabını şikayet eden amr,bin as'a,verdigi cevabı(ashabıma ilişmeyin onları bana bırakın,zira,allah(cc)katında,sizlerin,şu dagları altın ve gümüş sadaka vermenizden,onların yarısını yedigi hurmayı sadka vermesi daha sevimlidir)hadisin de,de,belli oluyor,o'nu,gören herkes ashab,degil.ayrıca,muaviye,nin,avukatı çok,benim onu sevmemegerekyok,bana;sıddık-i ekber,hz ebu bekr ra,hakkı batıldan ayıran hz ömer ra,osan-ı,zinnureyn(efendimiz ikidefa'allahım osman beni aciz bıraktı onu sana havale ediyorum)ve ilim şehribenim,kapısı ise ali dir,daha birçok mübarek hadisleri var bu öncülerile alakalı!derdi gerçekten allah'a ve rasulüne tam uymak olan,allahtan bu ümmeti birr,e,(birr-i,takvaya,)ulaştırmasını dileyen,hakkında ehlisünnet alim lerinin(mesela hasan el basri,imamı azam ebe hanefi rha.)vegünümüzün degerli uleması ve kaynak teşkil eden eserlerden ve kur'an,ayetlerinden ayrıca tam adaleti gözeterk bir karara vardım(muaviye ve onunşurakası hakında)O'da şudur;adaletin geregi iman,etmektir!(zira en büyük adalet,o'na,o'nun istedigi şekilde iman etmektir,hakkı en büyük hakk sahibi olana teslim etmektir)işte bu hak anlayış ve kimin tarafı olmak,neden,niçin sorularına vicdan ve adalet duyguları,haksıa haksız,demeyen,hakkın üstünü dün oldugu gibi bu günde örten kim olursa olsun onlardan beriyim,zulum zulüm,dür,bunu yapan,gözleri ile efendimizi gören,muaviye de,olsa ve,allahcc,nun rasulü kime 'azgın,bagi,topluluk dedmiti, ve,hakkı terketmeyen kim di?? siz bugün kendinizi hz ali nin yerine koyun ve insanlar sizi yasal olarak seçsin,bir ilin valisi kur'an,da olmayan bir gerekçe ile(20 yıllık valiligin de ilkdefa paralı asker;profosyenel hazır ordu kurarak adeta pusuya yatıp ve yattıda) size darbe yapsın,hem insanların ölmesine hemde ailenizi öldürsün,bu durumda,nedersiniz??şayet vicdan ve adalet sahibi biri olarak!!herşeye ra'men,yinede benim,kahramanım hz !!muaviye!!dir,diyorsanız,bu sizin bileceginizbirşey,ben55 yaşına geldim,35senedir okumadıgım eser(tefsir,siyer,hadisve mezheb ler ayrıca sahabe hayatı,tabin büyükleri ve evliya hayatı neredeyse kalmadı) bu büyüklerin eserleri varsa temin edebildiklerimi de okudum!alimmi oldum(haşa)ancak sahih bilgilere allah-ü,tealanın lütfu ile ulaşabidim'se,neala,çok şükür elhamdülillah,öyle duygusallık yok,olamaz da,çünki!müslüman,elinden ve dilinden gelecek her türlü şerden,başkalarının emin oldugu kimsedir!!çünki!!mü'min,malının,canıyın ve namusunun emanet edebildigin kimse dir!!eger biz bir hususta aşırıya gittikse özürdileriz,benin derdim müslümanlık iddiası güden,selam veren,alan kimselerin,ister az,ister çok,ister önemli,ister önemsiz,kendi menfaatları söz konusu olunca,allahuekber diyerek birbirlerini öldürmelerinin artık son bulması,bunun yolununda,birilerinin(çünki oradan nemalanıyorlar)avu katlıgına soyun madan,kur'an,a ve sahih sünnete(gerçek islama ve gerçek kardeşlige)kavuşabilmek! ama!bu acı bir vakıa ki,mezhebçilik,tarikatcılık ve fetava cılık(üç cılık)insanları bir birine can düşmanı ediyor,bu konuya giren yandı ve yanıyor!!!dinmi bunlar? hayır!!! ama dinden,dinin yerine konmaz,herkes (ümmetimin ihtilafından rahmet dogar)müjdesi bugün bu taassubçu,gerçek cahil ve (islam güzelbir ahlaktan ibarettir ben bu güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim ve tamamladım) men faatcı taife neyazık ki saf ve temiz müslümanların ilmi(islamı )ögren mesini istiyor,bunun yerine takım tutargibi mezhep çi anlayış haki !bu anlayışın getirdigi yer ise 'allahuekber'diyerek(tıpkı kerbelada peygamber ali aba sının son bireyi hz hüseyinin başını) baş kesmek,iyi de O'da,islam yooo O'benim mezhebim veya tarıkımdan degil!!nası olsa aga baba ları fetvayı vermş,cemelde,sıffin de ölende öldüren de şehit'ya!!!beni anladınızsa ne ala yok bana lütfen muavi ye,yi,savun mayın,kimin zamanın da ve ne için vali yapıldıgını iyi biliyorum!ama bildigim birşey daha var O'da,şu 'la'yusel olan sadece allah cc dır,her kul hata yapar,buna dilimizin var madıgı mübarekler de,dahil,kutsal ise,subhan olan allatır, ben cahil biriyim ,eba zerr'e,nediyeceksiniz! hz salman'a,ammar nerde ise hakta orada dır,vb,yani bu hazretlerdemi duygusaldılar,ayrıca hz osmanın şehatetini de iyi irdeledim,hz ali mu aviye ye dirisi(osmanı kastederk) işine yaramıyordu sahib çıkmadın ölü sü işne yarıyor sahib çıkı yorsun,derken neyi ima ediyordu???hakikaten allah tan korkan hakkın üstünü örtmez,rica ederim bu konudaO' adamın(muaviye)hakın da hadisleri can simidi yapmayın!!(cebrail as cam bir kavonoz için de bir avuç top rak rak getirip ey allaın rasulü bu snin şu ogluyun  şehit edilecegi kerbelanın topragı dır) tamamını biliyorsunuzdur,diyecek ,efendimizde haksızye zulme ugrayan ali ye,her gördügünde agladıgı hasan ve hüseyine O,acı ları yaşatan,muaviye ye,O'duaları yapacak öylemi???iyi irdeleyin lütfen ve her yazılana da inanmayın.selam vedua ile
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes