๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 16 Mart 2011, 20:19:53



Konu Başlığı: Selâm bölümü
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Mart 2011, 20:19:53
 
OTUZİKİNCİ BÖLÜM
 
SELÂM BÖLÜMÜ [31]

 
1. (Kuran İle) Rükya Yapmak Ve Rükya Yapan Kimsenin, (Yaptığı Rukyâ Karşılığında) Ücret Alması

 

279. Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

"Biz, bir yolculukta idik. Bir yerde konakladık. Derken bir kız/cariye gelip (bize):

Kabilenin reisi, (bîr akrep tarafından) sokulmuştur. Erkeklerimiz yanımızda yoklardır. İçinizde tedavi yapan bir kimse var mıdır?' diye sordu.

Bunun üzerine tedavi yaptığını bilmediğimiz bizden birisi, onunla birlikte kalk(ıp git)ti. Bu kimse, (akrep sokmuş) kimseye okuyarak tedavi yaptı. Bunun üzerine {akrep tarafından sokulmuş olan kabile reisi) iyileşti. Kabile reisi, (yanındakilere,) okuyarak tedavi yapan kimseye otuz koyun (verilmesini) emretti. Bizlere de sütü içirdi. (Bizden olan) kimse (yanımıza) geri dönünce, ona:

Sen okuyarak tedaviyi güzel yapabiliyor muydun? yada sen (hiç) okuyarak tedavi yapıyor muydun?' diye sorduk. O da:

Hayır, (yapmazdım). Ben ona ancak Ümmü'I-Kitâb'ı (Fatiha suresini) okumaktan başka bir tedavi yapmadım' dedi. (Birbirimize:)

Biz (Medine'ye) varıncaya kadar yada Peygamber (s.a.v)'e (bu olup bitenleri arz edip) kadar hiçbir şey ortaya koymayın1 dedik.

Nihayet Medine'ye geldiğimizde, bu olayı Peygamber (s.a.v)'e anlattık. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v):

Fatiha suresinin (bu kadar etkili bir) tedaviye yaradığını (nereden) bildi?' buyurdu.

Daha sonra Peygamber (s.a.v), (askeri birliğe katılan kimselere:)

(Koyun sürüsünü kendi aranızda) paylaştırın. Benim için de (on-lan) bir pay ayırın' buyurdu.[32]

(Hadisin lafzı, Buhârî ile Müslim'e aittir.) [33] (Birinci rivayet) Konu ile ilgili bir rivayet ise şu şekildedir:

Peygamber (s.a.v)'in sahabilerinden bir askeri birlik görevli oldukları bir sefere gitti. Bunlar, Arap kabilelerinden birinin yanma konakladılar. Onlara, kendilerini misafir etmelerini istediler. (Fakat) onlar, sahabileri, misafir etmekten kaçındılar.

Bu (sırada) kabilenin reisi, (bir akrep tarafından) sokuldu. Bunun üzerine kabile halkı, ona (fayda sağlayacak) her çareye koştular. (Fakat) ona hiçbir şey fayda sağlamadı. Kabile halından bazıları:

Yakınımıza konaklayan şu topluluğa gitseniz, belki onların yanında (fayda sağlayacak) bir şey bulunabilir?1 dedi.

Bunun üzerine (kabile halkından) bazıları, sahabiler(in yanına) geldiler. (Onlara:)

Ey topluluk! Reisimiz (bir akrep tarafından) sokuldu. Ona (fayda sağlayacak) her şeye koştuk. Fakat ona hiçbir şey fayda sağlamadı. Sizden birisinin yanında (ona fayda sağlayacak) bir çare şey var mı?' dediler. Topluluktan birisi:

Evet (ben varım), Allah'a yemin ederim ki, ben (onu) okuyarak tedavi ederim. [34] Fakat (yine) Allah'a yemin ederim ki, sizin bizi misafir etmenizi istemiştik. Siz ise bizi misafir etme(kten kaçın)dınız. Şimdi bize (yapacağım tedavi karşılığında) bir ücret belirtmedikçe, size okuyarak tedavi etmefde yardımcı olma)m' dedi.

Bunun üzerine kabile halkı, sahabilerle bir koyun sürüsü üzerinde anlaştılar. O kişi de, (kendisine akrep sokmuş reisin yanına) gitti. "El-hamdu lillâhi Rabbi'l-Âlemîn" (suresini sonuna kadar) okuyup (akrep tarafından sokulan) reisin üzerine üfürdü.

Bunun üzerine reis, sanki (bağlandığı) iplerden kurtulmuşçasına

(hızlı bir şekilde) yürüyerek gitti ve onda hiçbir hastalık (belirtisi) kalmadı.

(Okuyarak tedavi yapan kişi) der ki: Kabile halkı, üzerinde anlaştıkları ücreti sahabilere ödediler.

Sahabilerden bazıları: '(Bu koyunları) paylaştırın' dediler. Okuyarak tedavi yapan kimse ise:

Peygamber (s.a.v)'e gidip olup biteni ona anlatmamıza ve bize ne emredeceğine bakmamıza kadar (bu koyunları paylaştırma) yapmayın!' dedi.

Daha sonra Peygamber (s.a.v)'e gelip ona (olan biteni) anlattılar. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), (okuyarak tedavi yapan sahabiye hitaben):

Fatiha suresinin [35] (bu kadar etkili bir) tedaviye yaradığını (nereden) bildin?' buyurdu.

Daha sonra Peygamber (s.a.v), (askeri birliğe katılan kimselere:)

İsabet ettiniz. (Koyun sürüsünü kendi aranızda) paylaştırın. Benim için de (ondan) bir pay ayırın1 buyurdu.

Daha sonra da Peygamber (s.a.v), gülümsedi. [36] (İkinci rivayet)

Bu hadis(in bu şekildeki metinlerin)i; Buhârî ile Müslim rivayet etmiştir.

Ebu Dâvud ise, ikinci rivayeti nakletmiştir.

Tirmizî'nin rivayeti ise, Resulullah (s.a.v) bizi bir seriye içinde (bir yere) gönderdi" ifadesiyle başlayıp bu rivayet, (daha önceki rivayetlerin) benzeri konumunda olup bu rivayetin içerisinde, "okuyarak tedavi yapan kimsenin Ebu Saîd el-Hudrî olduğu" ve "Ebu Saîd el-Hudrî nin, Fatiha suresini yedi defa okuduğu ve (bu okuma karşılığında ona) otuz tane koyun verildiği" ifade edilmektedir. [37]

Yine Tirmizî, bu hadisi, başka bir rivayetinde, daha önce geçen (ikinci) rivayete benzer bir şekilde nakletmiştir.[38]



[31] Selâm: Barış, rahatlık, esenlik; müslümanlarin birbirleriyle karşılaştıkları zaman karşılıklı olarak sağlık ve esenlik dileklerini sunmaları anlamına gelen bir İslam ahlakı terimi. Bazı hadis kitaplarında" Selâm" başlığı altında; selâm, kişisel davranışlar, oturup kalkma, tıbbî hastalıklar ve öeşitii tedavi yolları, rukye, sihir, uğursuzluk, hastalık bulaşması gibi konular ele alınır, (ç)

[32] Buhârî, Tıb 33, 39, İcâre 16, Fezâiiu'l-Kur'an 9; Müslim, Selâm 65-66 (2201); Ebu Dâvud, Tıb 19 (3900); Tirmizî, Tıb 20 (2063, 2064); Nesâî (el-Kübrâ), Amelü'1-Yevm ve'1-Leyl, 6/254 (10866, 10867), 6/255 (10868); İbn Mâce, Ticârât 7 (2156); Ahmed b. Hanbel, 3/83

[33] Buhârî, Fezâüu'l-Kur'an 9; Müslim, Selâm 66 (2201)

[34] Rukye: Dua, efsun, muska; sihirbaz ve üfürükçülerin okudukları şeyler (anlamına gelmektedir) .

İbn Hacer el-Askalânî {ö. 852/1447), alimlerin şu üç şartın bulunmasıyla rukyenin caiz olacağı üzerinde görüş birliği içerisinde olduklarını bildirmektedir:

a. Allah Teala'nin kelamıyla (âyetlerle), isimleri veya sıfatlarıyla olması;

b. Arap diliyle veya başka bir dille anlaşılır olacak şekilde yapılması;

c.  Yapılan rukyenin bizzat faydasının dokunduğuna değil, umulan faydanın Allah Teâlâ tarafından gönderildiğine inanılması (Fethul-Barî, X/206).

Rukye; mubah, haram ve şirk olmak üzere üç çeşittir:

1. Mubah olan Rukye: Kur'ân-ı Kerim'den ayetlerle Allah Teâlâ'nın isim ve sıfatlarıyla, arapça ve anlamı anlaşılır bir dille yapıldığı takdirde mubahtır. Hz. Aişe (r.anhâ)'ctaırivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle denilmektedir: "Rasûlüllah (s.a.s) son hastalığında muavvizeteyni okuyup kendisine üflüyordu. Hastalığı ağırlaştığı zaman onlan okuyarak üzerine üflüyor ve onların bereketi için elini meshediyordum" (Buharî,Tıb32' Müslim, Selâm 51-52).

Yine Hz. Aişe (r.anhâ) Rasûlüllah (s.a.v)'ın hastalığından bahsederken şunları söylemektedir: "Rasûlüllah (s.a.s) yatağa düştüğü zaman, Ihlas süresi ve Mu'avvizeteynıa tamamını okuyarak avucuna üfledi ve sonra elleriyle yüzünü ve vücudunun elininve-tiştiği her tarafını mesnetti" (Buharı, Tıb 39).

Yine akrep sokmasına karşı Fatiha suresi İle rukye yapıldığına dair hadis varid olmuştur (Buharî, Tıb 33). Ve yine Rasûlüllah (s.a.s)'ın hastalanan bazı kimselere, Muavuizeteyn okuyup, onları sağ eliyle meshettiği ve peşinden de şöyle söylediği rivayet edilmekledir: "Ey insanların Rabbi olan Allah'ım hastalığı gider; buna şifa ver. Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Hastalık bırakmayan şifa ver" (Buharı, Tıb 37).

Bu anlamda rivayet edilen hadisler çoktur. Bazı alimler Rasûlüllah (s.a.v)'in; "Göz değmesi ve hummanın dışında rukye yoktur" {Buharî, Tıb 17) hadisine dayanarak, göz değmesi, yılan ve akrep sokması dışında rukyenin caiz olmadığı kanatine varmalardır. Ancak diğer bazı alimler de bu hadisin, rukyenin en fazla faydalı olacağı anlamına sarf. edildiğini, "Zülfikardan başka kılıç yoktur" sözüne kıyas yaparak cevaplandırmışlardır. Çünkü diğer hadislerde görüldüğü gibi, Rasûlüllah (s.a.v) başka şeyler için de rukyeye cevaz vermiştir.

2. Haram olan rukye: Anlaşılmaz sözler, anlamsız kesik harfler, bilinmeyen isimler, bilenlerin Arapçadan başka bir dille rukye yapması, demir, tuz kullanarak veya ip bağlayarak rukye yapılması haram kılınmıştır. Fayda verdiği tecrübe edilmiş uygulamalar bunun dışındadır. Şabir (r.a)'dan şöyle rivayet edilmektedir:

"Rasûlüllah (s.a.s) rukye yapılmasını yasakladı. Amr ibn Hazm'jn çocukları gelip Şöyle dediler: "Ya Resûlullah! Biz bir tür rukye yapardık ve onunla akrep sokmalarına karşı korunurduk." Resûlullah; Ona dönün onda bir kötülük görmüyorum. Sizden her kim kardeşine fayda vermeye güç yetirirse ona faydalı olsun" (Müslim, Selam, 63) demişti.

İzz b. Abdüsselam'dan anlamı bilinmeyen harflerle yapılan rukye sorulduğu zaman, küfrü gerektirecek anlamlar içerip içermediğinin bilinmemesinden dolayı buna cevaz vermemiştir.

3. Şirk olan Rukye: Allah Teâlâ'dan başkasına dua ederek, sığınarak veya yardım dilenerek yapılan rukye, şirktir. Meleklerin, peygamberlerin, cinlerin ve benzeri varlıkların İsimleriyle rukye yapmak gibi... Bunların tamamı Allah Teâlâ'ya şirk koşmaktır. Nitekim Rasûlüllah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Efsun, nazarlık boncuklar, ve muhabbet için yapılan muhabbet muskaları şirktir" (Ebu Davud, Tıb 17; İbn Mace Tıb, 39; Ahmedb. Hanbel, 1/381). Yine; "İçinde şirk bulunmayan şeyle rukye yapmakta bir kötülük yoktur" (Müslim, Selam 64) buyurmaktadır.

İbn Hacer bu konuyu şöyle açıklamaktadır: "Bazı rukyelerde şirk bulunmaktadır. Çünkü onu yapanlar kendilerine dokunan zararı defetmek ve lavda elde etmeyi Allah'tan başka kimselerden istemektedirler" (İbn Hacer el-Askalanî, Fethul-Barî, X/260). Müslüman, tamamıyla Allah Teâlâ'ya tevekkül etmekten başka şeylerden fayda dilemez. Nitekim Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:

"Ümmetimden yetmiş bin kişi hesapsız olarak Cennete girecektir. Onlar, efsun yapmayanlar, teşe'um etmeyenler, vücudlarını dağlamayanlar ve ancak Rablerine tevekkül edenlerdir" (Buharî, Tıb 17; Müslim, İman 372). Kendiliğinden, istenmediği halde müslüman kardeşine rukye yapması bunun dışındadır. Bu Rasûlüllah (s.a.s)'in şu hadisine göre müstehaptir.: "İçinizden her kim kardeşine yardım etmeye güç yetiri-yorsa bunu yapsın" (Müslim, Selâm 63}. B.k.z.: Şamil İslam Ansiklopedisi, Rukye maddesi, (ç)

[35] Allah kelâmının başında bulunduğu yahut namazda ilk okunan sûre veya tümüyle ilk inen sûre olarak Fatiha sûresi denilmiştir. Fatiha suresinin bir çok ismi vardır. Bu olaydan dolayı, Fatiha suresinin bir isminin de, Rukye olduğu belirtilmiştir.

B.k.z: Said Havva, el-Esas-ı fit-Tefeir, Şamil Yayınevi, İstanbul 1989,1/36 (ç)

B.k.z: Said Havva, el-Esas-ı fit-Tefeir, Şamil Yayınevi, İstanbul 1989,1/36 (ç)

[36] Buhârî, İcâre 16, Tıb 39; Müslim, Selâm 65 (2201)

[37] Tirmizî, Tıb 20 (2063)

[38] Tirmizî, Tıb 20 (2064)


Konu Başlığı: Ynt: Selâm bölümü
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Ocak 2023, 00:46:15
Esselamu Aleyküm.Paylaşım için Allah
razı olsun kardeşim