๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 19 Mart 2011, 16:16:52



Konu Başlığı: Hudud bölümü
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 19 Mart 2011, 16:16:52

YİRMİNCİ BÖLÜM
 
HUDÛD (=HAD CEZALARI) BÖLÜMÜ [108]

 
1. Hırsızlık Cezası Ve Hırsızlık Cezasının Uygulanması İçin Gerekli Nisap Miktarı

 

221. Hz. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

"Peygamber (s.a.v) zamanında hiçbir hırsızın eli, 'mıcenn' yada ha-cefe' (denilen) bir kalkan bedelinden daha aşağıda bir mal için kesil-meni iştir. Bu kalkanlardan her biri, kıymetli şeylerdi. (Birinci rivayet)

Konu İle ilgili bir rivayet ise şu şekildedir:

Peygamber (s.a.v) zamanında hırsızın eli, ancak 'hacefe' denilen bir kalkan yada 'turs  (denilen) bir kalkan kıymetinde bir mal çaldığında kesilirdi. (İkinci rivayet)

Yine konu ile İlgili diğer bir rivayette, Hz. Aişe şöyie der:

Resulullah (s.a.v):

Hırsızın eli, ancak çeyrek dinar (alün)da kesilir' buyurmaktadır. (Üçüncü rivayet)

Yine konu ile ilgili başka bir rivayette, Hz. Aişe şöyle der:

Resulullah (s.a.v), hırsızın elini, çeyrek dinar (altın)da ve daha fazlasında [109] keserdi. [110] (Dördüncü rivayet)

Yine konu ile ilgili diğer bir rivayet şu şekildedir:

Hırsızın eli, ancak çeyrek dinar (altın)da ve daha fazlasında kesilir.[111] (Beşinci rivayet)

Bu rivayetler, Buhârî ile Müslim'in naklettiği rivayetlerdir. Yine Buhârî'nin konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:

El, çeyrek dinar (aitin)da kesilir.[112] (Altıncı rivayet) Yine Müslim'in konu ile ilgili bir rivayeti ise şu şekildedir:

El, ancak çeyrek dinar (altın)da ve onun yukansında kesilir.[113]

Yine Müslim'in konu ile ilgili başka bir rivayeti ise şu şekildedir:

Hırsızın eli, ancak çeyrek dinar (altın)da ve daha fazlasında kesilir.[114]

Ebu Dâvud ile Tirmizî, dördüncü rivayeti nakletmiştir.

Yine Ebu Dâvud, altıncı rivayeti de nakletmiştir.

Nesâî ise birinci, dördüncü, beşinci ve altıncı rivayeti nakletmiştir.

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili başka bir rivayetinde, Hz. Aişe şöyle der:

Resulullah (s.a.v), çeyrek dinar (altın)da (hırsızın elini) keserdi.[115]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diğer bir rivayetinde, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

El ancak 'mıcenn' denilen bir kalkanın değerinde olan üç dinar (altın) yada bir dinar (altın)m yarısı ve daha fazlasında kesilir.[116]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili başka bir rivayeti şu şekildedir:

El, 'micen' (denilen bir kalkan kıymetinde bir mal çalındığımda kesilir.[117]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili bir rivayetlerinden birinde Urve şöyle der:

Micen (denilen kalkan); dört dirhem (gümüş)tür. [118]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili bir rivayetinde, Hz. Aişe şöyle der:

Aradan ne uzun zaman geçti ve ne de unuttum. (El) kesme, çeyrek dinar (altın)da ve daha fazla olan şeylerde geçerlidir.[119]



[108] Had: Kelime olarak; "sınır çekmek, bilemek dikkatle bakmak, ayırmak ve ceza tatbik etmek" anlamlarına gelmektedir. Bir isim olarak; sınır, son, bıçak gibi ağzı, tarif ve şer'î ceza. Çoğulu "hudûd" gelir. Bir hukuk terimi olarak hadler; İslâmî ölçüler, İslâm Dininin ortaya koyduğu helâl-haram sınırları, miktarı ve niteliği nasslarda belirlenmiş olan sert cezalar demektir.

Mükellef, yani akıllı ve ergin kişilerin yaptığı İşlerin Allah ve Resulünün rızasına uygun olup olmadığını gösteren ölçüler vardır. Bu ölçüler Kur'ân ve Sünnetle bildirilmiştir. İslâm'da mükelleflerin yaptığı işlerin (=efal-i mükellefin) değer hükmünü gösteren ölçüler şunlardır: Farz, vacip, Sünnet, Müstehap, Helâl, Mubah, Mekruh, Haram, Sahih, Fasit, Batıl. Mükellefin yaptığı her iş, şer'î sınırları gösteren bu Ölçülere göre değerlendirilir. Sonuçta ona göre ceza veya mükâfaat alır; yapılan iş ya geçerli (=sahih) veya geçersiz (=fâsid, bâtıl) olur.

Şerl hadlerin genel anlamı Allah'ın koyduğu helâl-haram ölçüleridir. Bu mana aşağıdaki âyet ve hadislerden anlaşılmaktadır: Nisa suresi 12. âyette mirasla ilgili hükümler açıklandıktan sonra şöyle buyurulmaktadır: "Bunlar Allah'ın sınırlandır, Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedî kalırlar. İşte büyük kurtuluş budur. Kim de Allah'a ve O'nun Elçisine karşı gelir, O'nun sınırlarını aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için aiçaltıcı bir azab vardır" (en-Nisa, 4/ 13, 14). Burada Allah'ın emirleri "O'nun sınırları' olarak ifade edilmiş, bu sınırlan aşanların ceza ile karşılaşacakları haber verilmiştir.

İslâm ceza hukuku =(Ukûbat) terimi olarak hadler; "belirli bazı suçlara İslâm'ın tayin ettiği cezalar" dır. Bu cezayı gerektiren suçlar beş tanedir: zina, hırsızlık, içki içmek, kazf (namuslu kadına zina iftirası) ve yol kesme (hırâbe).

İslâm ceza hukukunda "had'ler "Allah hakkı" olarak kabul edilmiştir. Yani haddi (İslâm'ın tesbit ettiği cezayı) gerektiren suçlar amme hukukuna tecavüz anlamı taşımaktadır. Kısas kul hakkı olduğu için buna had denilmemiştir. Haddin dışında kalan yani Kur'an ve Sünnetle tayin edilmeyip hâkimin takdirine bırakılmış cezalara ta'zir cezaları denir. Hapis, teşhir, sürgün gibi. (Zühaylî, el-Fıkhu'1-İslâmî ve Edilletüh, 2. baskı, Dimaşk 1405/1985, IV/284vd.).] B.k.z: Şamil İslam Ansiklopedisi, Had maddesi (ç)

[109] Hadis; hırsızlık cezasının nisabı, yani bîr hırsızın kolunun kesilebilmersi İçin çaldığı malın olması gereken asgarî değeri ile ilgilidir.

Konu ile ilgili değişik rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.u)'in; çeyrek dinar albn, fiyatı üç dirhem gümüş olan kalkan ve kıymeti on dirhem gümüş yada bir dinar alün olan kalkan çalan hırsızın elini kestiği görülmektedir.

İslam Hukukunda hırsıza verilecek ceza hususunda Maide: 5/38'deki ayet mutlaktır. Hırsızlık yapan erkek ve kadının elinin kesilmesi emredilmiş, ama çaldığı malın miktarı konusuna değinilmemiştir. Gerek bu ayetin mutlak oluşu ve gerekse de hadislerdeki farklı rivayetler, el kesme nisabında alimlerin ihtilafına sebep olmuştur.

Hanefilere göre; el kesmek için hırsızlıktaki nisab miktarı, on dirhem gümüş yada onun kıymetidir. Çalınan mal alün bile olsa gümüşle değerlendirilir. Yalnız muteber olan; külçe halindeki gümüş değil, basılmış haldeki gümüştür. Hanefi'lerin bu konudaki delilleri için b.k.z: Müslim, Hudud 7; İbn Mâce, Hudud 22. (ç)

[110] Müslim, Hudûd 1 (1684)

[111] Müslim, Hudûd 4 (1684)

[112] Buhârî, Hudûd 13

[113] Müslim, Hudûd 3 (1684)

[114] Müslim, Hudûd 2 (1684)

[115] Nesâî, Kat'u's-Sânk 9

[116] Nesâî, Kat'u's-Sânk 9

[117] Nesâî, Kat'u's-Sânk 10

[118] Nesâî, Kat'u's-Sânk 10

[119] Nesâî, Kat'u's-Sânk 9