๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Mart 2011, 19:12:35



Konu Başlığı: Güneş tutulması namazı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Mart 2011, 19:12:35
59. Küsûf (Güneş Tutulması) Namazı

 

104. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

"Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) kalkıp halka namaz kıldırdı. (Ayakta iken) kıraati uzattı. Sonra rükuya vardı. Rükuyu uzattı. Sonra başını (kıyam için rü-kudan) kaldırdı. (Kıyamda iken yine) kıraati uzattı. Bu, ilk kıraattan daha azdı Sonra rükuya vardı. Rükuyu ilk rükudan daha az uzattı. Sonra başını (rükudan) kaldırıp (secdeye varıp) iki secde yatı. Sonra (ikinci rekat için) ayağa kalktı. İkini rekatı da bunun gibi yaptı. (Na­mazı bitirdikten) sonra ayağa kalkıp:

Güneş ve ay, bir kimsenin ölümü yada hayatı için tutulmazlar. Fakat güneş ve ay, Allah'ın varlığının delillerin d endir. Allah, bunları kullarına gösterir. Güneş ve ayın tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen namaz kılmaya koşun!' buyurdu.[1036]

Yine buna benzer başka bir rivayet daha var. Yalnız bu rivayetin devamı şu şekildedir:

Sonra selam verdi. Güneş açıldı. Halka güneşin ve ayın tutulması ile il­gili bir hutbe irad edip:

Güneş ve ay, Allah'ın varlığının delilleı indendir Hiç bir kimse­nin ölümü yada hayatı için tutulmazlar.[1037] Tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen namaz kılmaya koşun!' buyurdu.[1038]

Konu ile ilgili başka bir rivayet ise şu şekildedir:

Peygamber (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. [1039] Bunun üzerine Pey­gamber (s.a.v) mescide çıktı. Halk da onun arkasında saf tuttu.[1040] Sonra (na­maz için) tekbir aldı. Resulullah (s.a.v) uzunca bir (zammı) sure okudu. Sonra tekbir al(ıp rükuya var)di. Uzunca bir rüku yaptı. Sonra (rükudan doğrulur-ken): 'Semiallâhu limen hamiden' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) buyurdu. Ayakta durup secdeye varmadı. (Yine) uzunca bir (zammı su­re) okudu. Bu, ilk (okuduğu zammı) sureden daha kısa idi. Sonra tekbir al(ıp rükuya var)dı. Uzunca bir rüku yaptı. Bu, ilk (yaptığı) rükudan daha kısa idi. Sonra (rükudan doğrulurken): 'Semiallâhu limen hami deh. Rabbena vele-ke'1-hamd' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti. Rabbİmİz! Hamd, yalnızca senin içindir) buyurdu. Sonra secdeye vardı. Son rekatta da, bunun (ilk rekattakiler) gibi dedi. {Böylece namazı,) dört rüku ve dört secdeyle ta­mamlamış oldu. [1041] (Namazdan) ayrılmadan önce güneş açıldı. (Namazı bitir­dikten) sonra ayağa kalkıp Allah'a layık olduğu şekliyle övgüde bulundu. Sonra da:

Güneş ve ay, Allah'ın varlığının delillerindendir. Hiç bir kimse­nin ölümü yada hayatı için tutulmazlar. Tutulduklarını gördüğünüz za­man hemen namaz kılmaya koşun!' buyurdu.

Kesîr b. Abbâs, Abdullah ibn Abbâs'ın şöyle söylediğini haber vermiştir:

Peygamber (s.a.v), iki rekatlık (Küsûf) namazını, dört rüku ve dört sec­deyle kılardı.

Zührî der ki: Urve'ye:

Kardeşin (Abdullah ibnü'z-Zübeyr,) Medine'de güneş tutulduğu gün, (Küsûf namazını, rekat ve kılma yönünden) sabah namazının (farzı) gibi kıldı. İki rekat üzerine (herhangi bir rekatı) ilave etmedi' dedim. Urve:

Evet! Öyle yaptı. Çünkü o, (bu konudaki) Sünneti ıskalamıştır dedi.[1042]

Buhârî der ki: "Küsûf namazında kıraati açıktan okuma ile ilgili bu hadi­si, Zührî'den rivayet etme hususunda Süfyan ibn Hüseyin ile Süleyman ibn Kesîr, İbn Nemir'e mutabaat etmişlerdir. [1043]

Yine konu ile ilgili diğer bir rivayet ise şu şekildedir:

Peygamber (s.a.v), Husuf (Ay tutulması) namazı [1044] sırasında kıraati açıktan okudu. Kıraati bitirdiği zaman (Allahu Ekber) diye tekbir alıp rükuya vardı. (Başını) rükudan kaldırdığı zaman 'Semiallâhu limen hamideh. Rabbena veleke'1-hamd' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti. Rabbimiz! Hamd, yalnızca senin içindir) buyurdu.

Sonra Küsûf (güneş tutulması) namazında da kıraate başlayıp (bu na­mazı,) iki rekat içinde dört rüku ve dört secdeyle (kıldırırdı).

(Hadisin ravisi Velîd der ki:) Evzâî ile bir çoğu; Zührî'den, Urve yoluyla Hz. Aişe (r.anhâ)'nin şöyle dediğini belirtmişlerdir:

"Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Bi's-salâti câmiaten' (Cematle namaza hazır olun) diye nida etmek üzere bir münadi çıkardı. Daha sonra (cemaatin) önüne geçip iki rekt içinde dört rüku ve dört secdeyle (Küsûf) namaz(ını) kıldırdı."

Buhârî der ki: "(Küsûf/güneş tutulması namazında kıraati) açıktan okuma ile ilgili bu hadisi; Zührî'den rivayet etme hususunda Süfyan ibn Hüseyin ile Süleyman ibn Kesîr, İbn Nemîr'e mutabaat etmişlerdir.[1045]

Baş kısmı buna benzer başka bir rivayet daha var. Bu rivayetin deva­mında şu husus yer almaktadır:

Sonra (rükudan doğrulurken): 'Semiallâhu limen hamideh. Rabbe­na veleke'1-hamd' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti. Rabbimiz! Hamd, yalnızca senin içindir) buyurdu. Sonra ayağa kalkıp uzunca (bir zammı sure) okudu. Bu, ilk kıraattan daha kısa idî.[1046] Sonra tekbir al(ıp rükuya var)dı. Uzunca bir rüku yaptı. Bu, ilk rükudan daha kısa idi. Sonra (rükudan doğrulurken): 'Semiallâhu limen hamideh. Rabbena veleke'l hamd' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti. Rabbimiz! Hamd, yalnız­ca senin içindir) buyurdu. Sonra secdeye vardı. (Hadisin ravisi Ebu't-Tâhir: 'Secdeye vardı' ifadesini zikretmedi) Sonra diğer rekatı da, bunun ilk rekattakiler gibi yaptı. (Böylece namazı,) dört rüku ve dört secdeyle tamam­lamış oldu. (Namazdan) ayrılmadan önce güneş açıldı. (Namazı bitirdikten) sonra ayağa kalkıp layık olduğu şekliyle Allah'a övgüde bulundu. Sonra da:

Güneş ve ay, Allah'ın varlığının delillerindendir. Hiç bir kimse­nin ölümü yada hayatı için tutulmazlar. Tutulduklarını gördüğünüz za­man hemen namaz kılmaya koşun!' buyurdu."

Yine Resulullah (s.a.v): Allah, (onları) üzerinizden açı(p korkuları­nız yok olu)ncaya kadar namaz lalın' buyurdu.

Yine Resulullah (s.a.v): 'Bu makamımda, size vaat edilen her şeyi gördüm. [1047] Kendimi, cennetten bir salkım üzüm koparmak isterken gördüm' buyurdu.

"Biraz daha ilerledim. (Bir rivayette hadisin ravisi: 'Ukaddimu' (ilerledim) yerine 'Etekaddemu' fiilini kullanmıştır.) Cehennemin birbirine çar­pan dalgalarını gördüm. Bunun üzerine biraz geriledim. Orada, (Kabe için) adanan.develerin yükten ve binmekten azat edilmesi adetini geti­ren İbn Lühayy [1048] gördüm' buyurdu."

Görüldüğü üzere,  (hadisin ravisi) Ebu't-Tâhir'in hadisi; "Hemen namaz kılmaya koşun!" ifadesiyle bitmektedir. O, bundan sonrası­nı nakletm emiştir. [1049]

Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle der:

Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Resu-luilah (s.a.v) ayağa kalkıp (halka) namaz kıldırdı. Kıyamı gerçekten uzattı. Sonra rükuya vardı. Rükuyu gerçekten uzattı. Sonra başını (rükudan) kaldır­dı. Kıyamı gerçekten uzattı. Bu, ilk kıyamdan daha az idi. Sonra rükuya var­dı. Rükuyu gerçekten uzattı. Bu, ilk rükudan daha az idi. Sonra secdeye var­dı. Sonra Resulullah (s.a.v) (namazdan) ayrıldı. Güneş açıldı. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v), halka hutbe irad edip Allah'a hamd etti ve övgüde bulun­du, (sonra da):

Güneş ve ay, Allah'ın varlığının delillerindendir. Hiç bir kimse­nin ölümü yada hayatı için tutulmazlar. Tutulduklarını gördüğünüz za­man tekbir alıp Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin!

Ey Muhammed ümmeti! Köle ve cariyesinin zina etmesine, Allah'­tan daha çok kıskançlık gösteren hiç kimse yoktur.

Ey Muhammed ümmeti! Allah adına yemin ederim ki, eğer benim bildiğimi bilseydiniz, mutlaka az gülüp çok ağlardınız' buyurdu.[1050]

Bir rivayette, Dikkat edin ki, tebliğ ettim mî?" ilavesi yer almaktadır. [1051]

Yine başka bir rivayette, Sonra ellerini kaldırıp: Allahim! Tebliğ ettim mi?' buyurdu" ilavesi yer almaktadır. [1052] Yine başka bir rivayette İse Hz. Aişe şöyle der:

Dilenen Yahudi bir kadın (bana) gelip:

Allah seni kabir azabından korusun' dedi. Bunun üzerine Aişe, Resulullah (s.a.v)'e:

Ey Allah'ın resulü! İnsanlar kabirlerinde azab görüyorlar mı?' di­ye sordu. O da:

Kabir azabından Allah'a sığınının' buyurdu.

Sonra Resulullah (s.a.v), (oğlu İbrahim'in son anlarını yaşadığını haber aldığından) erkenden bir bineğe bin(ip dışarı çik)tı. Derken güneş tutuldu. Kuşluk vakti geri dönüp (mescidin bitişiğinde hanımlarına ait olan) odaların aralarına uğradı.

Sonra kalkıp namaza durdu. Halk ta, onun arkasına (saf tutup) durdu. Uzun süren bir kıyamda durdu. Sonra uzun süren bir rüku yaptı. Rükudan kalkıp uzunca bir kıyamda durdu. Bu, birinci kıyamdan biraz daha kısa idi. Sonra uzun süren bir rüku yaptı. Bu, birinci rükudan biraz daha kısa idi. Son­ra rükudan kalkıp secdeye vardı.(Secdeden sonra tekrar) kıyama kalktı ve uzun süren bir kıyamda durdu. Bu, birinci (rekattaki) kıyamda biraz daha kısa idi. Sonra uzun süren bir rüku yaptı. Bu, birinci (rekattaki) rükudan biraz da­ha kısa idi. Sonra rükudan kalkıp secdeye vardı. (Sonra namazdan) ayrıldı. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Allah, ne söylemesini diledi ise onları söyledi' buyurdu.

Sonra sahabilerine, kabir azabından (Allah"a) sığınmalarını emretti.[1053]

Yine buna benzeyen başka bir rivayet daha var. Bu rivayetin sonunda şu husus yer almaktadır:

Ben, sizin, kabirlerinizde, Deccâl'in fitnesi gibi fitneye uğradığı üm. Amre der ki: Bunun üzerine Aişe'nin:

Bunun üzerine Aişe'nin:

Ben, Rcsulullah (s.a.v)'in, bundan sonra cehennem azabından bundan sonra cehennem azabın

ve kabir azabından (Allah'a) sığındığını duyuyordum' dediğini işittim. Bu rivayetler, Buhârî ile Müslim'in naklettiği rivayetlerdir. Yine Müslim'in bir rivayeti şu şekildedir: [1054]

Peygamber (s.a.v), (Küsûf/güneş tutulması namazını,) altı riiku [1055] ve dört secdeyle kılmıştır.[1056]

Yine Müslim'in başka bir rivayeti de şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Resu-lullah (s.a.v) aşırı derecede bir kıyam yaptı. Uzun süre ayakta durdu. Sonra rükuya vardı. Sonra (rükudan) doğruldu. Sonra rükuya vardı. (Böylece) üç rüku ve dört secdeli iki rekat namaz kıldı.

Sonra güneş açılmış olduğu halde namazdan ayrıldı. Rükuya varacağı zaman, "Allahu Ekber" derdi. Sonra da rükuya varırdı. (Rükudan) başını kaldırdığı zaman, "Semiallâhu limen hanı i deh" (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) diyerek doğrulurdu. Allah'a, hamd ve övgüde bulunurdu. Sonra da:

Güneş ve ay, hiç bir kimsenin ölümü yada hayatı İçin tutulmaz­lar. Güneş ve ay, Allah'ın varlığının delillerindendir. Allah, onlarla kul­larını korkutur. Şu halde siz, bir güneş tutulması gördüğünüz zaman, güneş açılıncaya kadar Allah'ı zikredin' buyurdu. [1057]

Tiımizî ise bu rivayetin, birinci metnini,

İkinci rekatı da, bunun (lk rekattakiler) gibi yaptı" ifadesine kadar rivayet etmiştir.[1058]

Yine Tirmizî'nin başka bir rivayeti de şu şekildedir:

Peygamber (s.a.v), Küsûf (Güneş Tutulması) namazını kıldı ve bu na­mazda kıraati açıktan okudu.[1059]

Ebu Dâvud ise, H2. Aişe'den şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Re-sulullah (s.a.v) hemen mescide gitti, (namaza) durup tekbir aldı. Halk da onun arkasında saf tuttu. Resulullah (s.a.v), uzunca bir (zammı sure) okudu. Sonra tekbir al(ıp rükuya var)dı. Uzunca bir rüku yaptı. Sonra başını (rüku-dan) kaldırırken: 'Semiallâhu Iimen hamideh. Rabbena veleke'1-hamd' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi İşitti. Rabbimiz! Hamd, yalnızca senin içindir) buyurdu. Sonra ayakta durup uzunca (bir zammı sure) okudu. Bu, ilk kıraattan daha kısa idi. Sonra tekbir alip rükuya vardı. Uzunca bir rüku yap­tı. Bu, ilk rükudan daha kısa idi. Sonra (rükudan doğrulurken): 'Semiallâhu Iimen hamideh. Rabbena veleke hamd' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti. Rabbimiz! Hamd, yalnızca senin içindir) buyurdu. Sonra diğer rekat da, bunun (ilk rekattakiler) gibi yaptı. İşte böylece (güneş tutulması namazını,) dört rüku ve dört secde ile tamamlamış oldu. (Namazdan) ayrılmadan önce güneş açıldı.[1060]

Yine Ebu Davud'un bu rivayetin son rivayetini, Müslim'inkine benze­mektedir. Yalnız bu rivayetin orta kısmından itibaren şu husus yer almaktadır:

Her rekatta üç rüku olmak ve üçüncü rükudan sonra secdeye varmak suretiyle iki rekat (namaz kılıyordu). Hatta o gün kıyamın uzunluğundan do­layı (bazı) insanlar bayılıp üzerlerine su kovaları(yla su) dökülürdü.[1061] Resulullah (s.a.v), (bu namazda) rükuya vardığı zaman, "Allahu Ekber", doğ-rulduğu zaman da 'Semiallâhu Iimen hamideh1 (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) derdi. Resulullah (s.a.v), bu namazı, güneş açılıncaya kadar devam etti. Sonra:

Güneş ve ay, hiç bir kimsenin ölümü yada hayatı için tutulmaz­lar. Onlar, Allah'ın varlığının delillerindendir. Allah, onlarla, kullarını korkutur. O halde ay ve güneşi tutulursa, hemen namaz kılmaya ko­şun' buyurdu.[1062]

Yine Ebu Davud'un başka bir rivayeti de şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) (mescide) çıkıp cemaate namaz kıldırdı. (Bu namazda) kıyama durdu. (Kıyamdaki) kıraatini tahmin ettim. Bakara suresi (kadarı)nı okudu­ğunu zannettim.

(Hadisin ravisi, hadisi nakledip daha sonra sözüne şöyle devam etti:) Sonra iki defa secde yaptı. Sora kalkıp kıraati yine uzattı. Onun buradaki okuyuşunu d tahmin ettim. Al-i îmrân suresi (kadarı)nı okuduğunu zannettim.[1063]

(Hadisin ravisi bundan sonra) Ebu Davud'un lafzı ile ilgili hadisin geri kalanını rivayet etmiş, fakat hadisin (normal) lafzını rivayet etmemiştir. Yine Ebu Davud'un diğer bir rivayeti de şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Re-sulullah (s.a.v): 'Namaz toplayıcıdır [1064] (diye çağırması için) bir kimseyi (hal­ka) gönderdi.[1065]

Yine Ebu Davud'un başka bir rivayeti de şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), yani güneş tutulması namazında, kıraati uzun tutmuş ve (bu namazda) kıraati açıktan988 okumuştur.[1066]

Yine Ebu Davud'un başka bir rivayeti ise şu şekildedir:

Güneş ve ay, bir kimsenin ölümü yada hayaü için tutulmazlar. O halde güneşin ve ayın tutulduklarını gördüğünüz zaman Allah'a dua edin, tekbir ge­tirin ve sadaka [1067] verin.[1068]

Nesâî ise bu rivayetin, üçüncü metnini rivayet etmiş olup bu metnin içe­risinde, Halk, onun arkasında saf tuttu" ifadesi yer al­maktadır.[1069]

Yine Nesâî, bu rivayetin dördüncü metnini rivayet edip bu metnin içeri­sinde, Güneş tutulması namazında kıraati açıktan okudu [1070]

Yine Nesâî, bu rivayetin beşinci metnini rivayet edip bu metnin içerisin­de "(Kabe için) adanan develerin yükten ve bin­mekten azat edilmesi adetini getiren" ifadesi yer almaktadır. [1071]

Yine Nesâî, bu rivayetin altıncı metnini rivayet edip bu metnin içerisin­de, "zina" ifadesi yer almaktadır.[1072]

Yine Nesâî, bu rivayetin yedinci metnini rivayet edip bu metnin içeri­sinde, "kabir azabı" ifadesi yer almaktadır.[1073]

Yine Nesâî, bu rivayetin birinci metnini, Müslim'in bir rivayetine benze­mektedir.

Yine Nesâî'nin başka bir rivayeti daha var. Fakat bu rivayeti, Ebu Da­vud'un naklettiği bir rivayete benzemektedir.

Bir rivayeti ise şöyle nakletmiştir:

Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Resu-luilah (s.a.v) abdest alıp 'namaz toplayıcıdır' diye namaza çağrılmasını em­retti. (Kalkıp namaza) durdu. Namazda kıyamı uzattı.

Aişe: '(Kıyamda) Bakara suresini okuduğunu zannediyorum1 dedi.

Sonra rükuya vardı. Rükuyu uzattı. Sonra (rükudan doğrulurken) 'Semiallâhu limen hamiden' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) bu­yurdu. Sonra (önceki) durduğu kadar ayakta.durdu. Secdeye varmadı. Sonra (yine) rükuya varıp (akabinde) secdeye vardı. Sonra (ikinci rekat için) ayağa kalktı. Birinci rekatta yaptığı gibi iki rüku ile bir secde yapıp sonra oturdu. Bu sırada güneş açıldı. [1074]

Yine Nesâî'nin başka bir rivayeti ise şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), zemzem kuyusunun önünde Kusûf (güneş tu­tulması) namazı kıldı. (Bu namazda,) dört rüku ve dört de secde yaptı. [1075]

Yine Nesâî'nin diğer bir rivayeti de şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Resu­lullah (s.a.v), bir kimseye: 'Namaz toplayıcıdır diye (halka) çağrıda bu-lun-ması emretti. Bunun üzerine cemaat toplandı, saf oldular. Resulullah (s.a.v), dört rüku ve dört secdeyle iki rekat (cemaate) namaz kıldırdı. [1076]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili başka bir rivayeti de şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), kusûf (güneş tutulması) namazında dört rüku ve dört secde yaptı. Namazda, kıraati açıktan okudu. Başını (her) rükudan kal­dırışında: 'Semiallâhu limen hamiden. Rabbena veleke'1-hamd' O Allah. kendisine hamd eden kimseyi işitti. Rabbimiz! Hamd, yalnızca senin içindir) buyururdu. [1077]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diğer bir rivayeti ise şu şekildedir:

Güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v), birinin; 'namaz toplayıcıdır' diye çağırmasını emretti. (Bu çağrı üzerine) cemaat toplandı. Resulullah (s.a.v), onlara (güneş tutulması) namazı kıldırdı. Namazda (iftitah) tekbiri aldı. Sonra uzunca (bir zammı sure) okudu. Sonra tekbir alıp rükuya var)dı. Rükuyu, kıyam gibi yada kıyamdan daha fazla uzattı. Sonra başını (rükudan) kaldırırken: 'Semiallâhu limen hamiden' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) buyurdu. (Doğrulduğunda) uzunca (bir zammı sure) okudu. Bu, ilk kıraatten daha kısa idi. Sonra tekbir al(ıp rükuya var)dı. Rükuyu uzunca yaptı. Bu, ilk rükudan daha kısa idi. Sonra başını (rükudan) kaldırırken: 'Semiallâhu limen hami d eh' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) buyurdu. Sonra tekbir al(ıp secdeye var)dı. Secdeye, rüku gibi yada rükudan daha fazla uzattı. Sonra tekbir alıp başını kaldırdı. Sonra tekbir alıp secdeye vardı. Sonra tekbir alıp ayağa kalktı. (Kıyamda) uzunca (bir zammı sure) okudu. Bu, İlkinden daha kısa idi. Sonra tekbir al(ıp rükuya var)dı. Sonra bir rüku yaptı. Bu, ilk rükudan daha kısa idi. Sonra başını (rükudan) kaldırırken: 'Semiallâhu limen hamiden' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) buyurdu. Sonra (bir zammı sure) okudu. Bu, ikinci kıyam­daki ilk kıraatten daha kısa idi. Sonra tekbir al(ip rükuya var)dı. Rükuyu uzunca yaptı. (Bu,) ilk rükudan daha az idi. Sonra tekbir alıp başını (rüku­dan) kaldırırken: 'Semiallâhu limen hami d eh' (Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitti) buyurdu. Sonra tekbir alıp secdeye vardı. Bu secdesi, ilk secdelerinden daha kısa idi. Sonra teşehhüde oturdu. Sonra selam verdi.

Cemaatin içerisinde ayağa kalkıp Allah'a hamd etti ve övgüde bulundu. Daha sonra da:

Güneş ve ay, hiç bir kimsenin ölümü yada hayatı için tutulmaz­lar. Onlar, Allah'ın varlığının delillerindendir. İkisi yada ikisinden biri­si tutulursa, şanı yüce olan Allah'ı anmak üzere namaza koşun!!' bu­yurdu.[1078]


[1036] Buhârî, Küsûf 2, 4; Müslim, Küsûf 1, 2, 3, 4, 6 (901); Ebu Dâvud, îstiskâ1 3 (1177), 4 (1180), 5 (1187, 1188), 6 (1190), 7 (1191); Tirmizî, Cum'a 44 (561), 45 (563); Nesâî, Küsûf 6, 7, 10,11; İbn Mâce, İkâme 152 (1263); Ahmed b. Hanbel, 6/168

[1037] Hicretin 10. yılında Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Mariye'den olan oğlu İbrahim ölmüştü. Bu sırada güneş tutulması gerçekleşmişti. İşte bu güneş tutulması olayı, Hz. Peygamber (s.a.v)'in oğlu ibrahim'in ölümüne denk gelmişti. Bu nedenle bazı kimseler, güneşin, ibra­him'in ölümünden dolayı tutulduğu inancına varmışlardı. Aslında bu zan, onlara, bazı müneccimlerin: "Güneş, bazı büyüklerin ölümü veya bazı büyük işlere haberci olmak üze­re tutulur" sözlerinden geçmişti.

Hattâbî (ö. 388/998)'nin bildirdiğine göre; cahiliyye döneminde insanlar bu kanaate sa­hiptiler. Hz. Peygamber {s.a.v}, bu yanlış kanaati kaldırmak için güneş ve ayın bazı insan­ların ölümü veya hayatı için tutulmadıklarını, bunun, yüce Allah'ın kudret ve azametine delalet eden olaylardan olduklarını söylemiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v), bu sözleriyle; güneş ve ayın hiçbir güce sahip olmadıklarına, bütün kuvvetin Allah'ın elinde olduğuna, onların Allah'ın emrine amade iki yaratık olduklarına İşaret ermiştir. Ayrıca böyle bir şeyle karşılaştıkları zaman, hemen namaza sığılmasını em­retmiştir.

Bu, korku ve felaket anlarında namaz, duâ ve istiğfar gibi yollarla yüce Allah'a sığınmaya teşvik etmektedir, (ç)

[1038] Buhârî, Bed'ül-Haik 4

[1039] Küsûf Namazı, çeşitli şekillerde rivayet edilmiştir. Özet olarak:

1. İki rekattır, diğer nafileler gibi kılınır.

2. İki rekattır, ancak her rekatta iki rüku vardır.

3. iki rekattır, ancak her rekatta üç rüku vardır.

4. iki rekattır, ancak her rekatta dört rüku vardır.

5. İki rekattır, ancak her rekatta beş rüku vardır.

Bu farklı rivayetler, Küsûf Namazının keyfiyetinde alimlerin ihtilafına sebep olmuştur.

Şevkânî (ö. 1250/1834), alimlerin, bu namazın sünnet oluşunda ittifak ermekle birlikte kılınış biçiminde farklı görüşlere sahip olduklarını belirtir.

Nevevî'de bu konuyu şöyle özetler: Mâlik, Şafiî, Ahmed ve cumhura göre bu namaz, iki rekat olup her rekatta iki rüku vardır. Ebu Hanîfe, Sevrî ve Nehaî ise bu namazın, diğer nafileler gibi her rekatta tek rüku olmak üzere iki rekat olduğu görüşündedir, (ç)

[1040] Bu ifade; Küsûf Namazının, cemaatle kılınacağına delil kabul edilmiştir, (ç)

[1041] Bu ifade; Küsûf Namazının, her rekatta ikişer olmak üzere dört rükulu olduğunu söyleyen Şafiî, Mâliki ve Hanbelilerin görüşüne delildir, (ç)

[1042] Buhârî, Küsûf 4

[1043] Buhârî, Küsûf 19

(Süfyan ibn Hüseyin'in naklettiği hadisi, Tİrmizî ve Süleyman ibn Kesîr'in naklettiği rivayeti İse Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.) (ç)

[1044] Şafiî ve Hanbelilere göre; Husuf Namazı, her rekatta ikişer rüku olmak üzere iki rekattır. Cemaatle kılınır. Delilleri ise; Beyhakî (ö. 458/1066) 'in, Hasan el-Basrî yoluyla Abdullah ibn Abbâs'a izafeten rivayet ettikleri bir haberdir. Bu haber de, Abdullah ibn Abbâs, Bas­ra'da emir iken ay tutulduğunda, cemaate iki rekat namaz kıldırdı ve her rekatta ikişer defa rüku yaptığı bildirilmektedir. Yalnız senedindeki İbrahim b. Muhammed'den dolayı bu ha­dis zayıf kabul edilmiştir.

Mâliki ve Hanefilere göre ise; Husuf Namazı, iki rekattır. Diğer nafileler gibi rekatları tek rukuludur. Bu namaz, münferiden kılınır.

Bu namazla ilgili ihtilaflar, Küsûf Namazı ile ilgili ihtilaflarda kaynaklanmaktadır, (ç)

[1045] Buhârî, Küsûf 19

[1046] Küsûf Namazında, kıyamlardan birincisinin uzunluğu, ikincisine nispetle daha uzundur. Kukuiarın uzunluğu da, Kıyamlar kadardn-. Rükular arasındaki kiyâmlarda mümkün mer­tebe uzun süreler okunur. Küsûf Namazı, güneş açılıncaya kadar devam edilmelidir, (ç)

[1047] Bu ifade; Hz. Peygamber (s.a.u)'in dünyada, dünyevî felaketleri ile zaferleri ve ahirette ise cennet ile cehennemde olan şeyleri gördüğünü göstermektedir ki, İbn Lühayy'ı cehen­nemde gördüğünü anlatmaktadır, (ç)

[1048] İbn Lühayy'ın asıl isminin ne olduğu konusunda farklı görüşler gelmiştir. Bazılarına göre Ömer, bazılarına göre Amr, bazılarına göre Ebu Temâme, bazılarına göre ise Amr İbn Amir el-Huzâî'dİr.

Hz. İbrahim'in "Hanif dinini ilk değiştiren kişi bu adamdır. İbadet için putlar dikmiş ve on­lara kurban kesilmek üzere develer tahsis etmiştir, (ç)

[1049] Müslim, Küsûf 3 (901)

[1050] Müslim, Küsûf 1 (901)

[1051] Müslim, Küsûf 1 (901)

[1052] Müslim, Küsûf 2 (901)

[1053] Buhârî, Küsûf 7, 12

[1054] Müslim, Küsûf 8 (908)

[1055] Ibn Hacer (Ö. 852/1447), metinler arasındaki bu farklılığı göz önünde bulundurarak, riva­yetleri arasını ulaştırmak için, Hz. Peygamber (s.a.v) döneminde bîrden fazla güneş tutul­ması olayının gerçekleştiğini söyleyerek Hz. Peygamber (s.a.v)'in her birinde değişik bir uygulamada bulunmuş olabileceğini ileri sürmüştür, (ç)

[1056] Müslim, Küsûf 7 (901)

[1057] Müslim, Küsûf 6 (901)

[1058] Tirmizî, Cum'a 44 (561)

[1059] Tirmizî, Cum'a 45 (563)

[1060] Ebu Dâvud, İstiska 4 (1180)

[1061] Bu namazdaki kıyamın uzunluğundan dolayı sahabelerden bazıları bayılmış veya bayıla­cak hal gelmişlerdi.

Metindeki "üzerlerine su kovaları (yla su) dökülürdü" cümlesinin akla getirdiği ilk mana bayılanları ayıltmak için üzerlerine kovalar dolusu su dökülüşüdür. O zaman akla: "Peki cemaat tüm namazda olduğun göre, onların üzerine suyu kim dökmüştür?" şeklinde biı soru gelebilir. Bu soruya: "Suyun, namaz bittikten sonra dökülmüş olması veya bayılma abdest ve namazları bozulduğu içi biraz kendilerine su dökülmüş olması da muhtemeldir1 diye cevap verilmiştir.

Bazı alimler de, "üzerlerine su kovalarımla su) dökülürdü" sözünün; çok terlemekter kinaye olduğunu, bazı alimler de sahabelerin sanki üzerlerine kovalara dolusu su dökül müş gibi kan ter içinde kaldıklarının ifade edilmek istendiğini söylemişlerdir, (ç)

[1062] Ebu Dâvud, İstiska 4 (1177)

[1063] Ebu Dâuud, İstiska 5 (1187)

[1064] İbn Dakîk el-îd (ö. 702/1301), güneş tutulması namazında, Ezan ve kametin olmadığı hususunda görüş birliği olduğunu belirtmiştir, (ç)

[1065] Ebu Dâvud, İstiska 6 (1190)

[1066] Daha önceki rivayette, Hz. Aişe'nİn, Resulullah (s.a.v)'İn okuduğu sureyi tahmin ettiği bildirildiği halde, burada Resulullah (s.a.v)'in açıktan okuduğu açıkça ifade edilmektedir. Bu durum, hadisler arasında tezat varmış gibi görünse de aslında herhangi bir tezat yok­tur. Çünkü Resulullah (s.a.v)'in aslında bu namazda açıktan okuduğu halde Hz. Aişe uzak bîr yerde olduğu için Resulullah (s.a.v)'in sözlerini İyice anlayamamış ve tahminen okunan surelerin Bakara ve Âl-İ İmran olduklarını çıkarmış olması mümkündür. Yada olay, birkaç defa tekerrür etmiş, Resulullah (s.a.v) bazılarında açıktan okuduğu halde, bazılarında gizli okumayı tercih etmiş olabilir, (ç)

 Ebu Dâvud, İstiska 5 (1188)

[1067] Küsûf Namazında; İmam Azam, İmam Mâlik ve İmam Ahmed'e göre hutbe yoktur. Çünkü Resulullah {s.a.v), güneş tutulunca, namaz kılınmasını, Duâ edilmesini ve sadaka kılınma­sını tavsiye etmiş, hutbeyi emretmemiştir. İmam Şafiîye ve bazı hadisçilere göre ise bu namazda hutbe okunması müstehabtır. (ç)

[1068] Ebu Dâvud, istiska 7 (1191)

[1069] Nesâî, Küsûf 7, 11

[1070] Nesâî, Küsûf 18

[1071] Nesâî, Küsûf 11

[1072] Nesâî, Küsûf 11,23

[1073] Nesâî, Küsûf 11,12

[1074] Nesâî, Küsûf 13

[1075] Nesâî, Küsûf 12

[1076] Nesâî, Küsûf 6

[1077] Nesâî, Küsûf 18

[1078] Nesâî, Küsûf21


Konu Başlığı: Ynt: Güneş tutulması namazı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 07 Kasım 2022, 11:17:29
Esselamü Aleyküm bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Güneş tutulması namazı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 09 Kasım 2022, 18:13:11
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun