๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 17 Mart 2011, 12:41:13



Konu Başlığı: Deniz avı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 17 Mart 2011, 12:41:13
6. Deniz Avı

 

262. Câbir b. Abdullah (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir: "Resulullah (s.a.v), bizi, (bir sefere) gönderdi. Biz üçyüz (kişilik) bir süvari birliği idik. Komutanımız, Ebu Ubeyde ibnü'l-Cerrâh idi. Ktıreyş'in bir kervanını gözetliyorduk. Bu sebeple sahilde yarım ay (15 gün kadar) kaldık. (Bu sırada) bize şiddetli hir açlık isabet etti. Nihayet biz, 'Habat' denilen (dikenli bir ağacın yapraklarını ve yemişlerini) yedik. İşte bundan dolayı, (bu sefer,) Ceyşul- Habat [504] diye adlandırıldı.

(Bu sırada) deniz, bize, 'Anber [505] denilen (büyük) bir hayvan attı. [506] Yanm ay (15 gün kadar) ondan yedik ve yağıyla da yağlandık. Nihayet vücutlarımız kendine geldi.

(Câbir sözüne devamla) der ki: Ebu Ubeyde, onun kaburga kemiklerinden birini alıp dikti. Sonra ordudan en uzun bir adama ve en uzun bir deveye baktı. (Ordunun içinden bulduğu) en uzun adamı, o deveye bindirdi. Bu adam, (o deveyle balığın kaburga kemiğinin) altından geçti. Balığın gözünün içine bir kaç kişi oturdu. Gözünün içinden küpler dolusu yağ çıkardık.

Yanımızda bir dağarcık kuru hurma vardı. Ebu Ubeyde, (bundan) her birimize birer tane veriyordu. Sonra birer tane vermeye başladı. Hurma bitince, doğrusu onun yoklıığunufn acısını) da tattık. [507]

(Hadisin lafzı, Müstim'e aittir.) [508]

Yine konu ile ilgili bir rivayet şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), bizi, (üç yüz kişilik bir süvari birliği olarak bir sefere) gönderdi. Bize, Ebu Ubeyde'yi komutan tayin etti. Kureyş'İn bir kervanıyla !    karşilacaktik. Bize, azık olarak bir dağarcık kuru hurma verdi. (Bundan) başkasını bulamadı. Ebu Ubeyde, bize, birer tane hurma veriyordu. (Hadisin ravisi Ebu'z-Zübeyr) der ki: (Câbir'e:)

Bu (bir tek hurma) ile ne yapıyordunuz?' diye sordum. O da:

Onu, çocuğun emdiği gibi emiyor, üzerine su içiyorduk. Bu, bize, o gün geceye kadar yetiyordu. Bir de, sopa(ları)mızla 'Habat' (denilen dikenli bir ağacın yapraklarını ve yemişlerini) düşürüyor, sonra da onu suyla ıslatıp yiyorduk1 dedi.

(Câbir devamla) der ki: Derken deniz sahiline vardık. Denizin kıyısında, bize, yüksek kum tepesi şeklinde bir şey yükseldi. Ona (doğru) yaklaştık. Bir de ne görelim, 'Anber' denilen büyük bir hayvan!..

Ebu Ubeyde (ilk önce):

(Bu,) bir leştir' dedi. Sonra da:

Hayır, bilakis biz, Resulullah (s.a.v) in elçileriyiz ve Allah yolundayız. Zor durumdasııfız. Dolayısıyla (ondan) yiyin dedi.

(Câbir devamla) der ki: Onun yanında bir ay kaldık. Üç yüz kişi idik. Hatta semizle(n)dik. Doğrusu onun gözünün içinden küplerle yağ aldığımızı görmüşümdür. Ondan öküz gibi ya da öküz kadar parçalr kesiyorduk.

Ebu Ubeyde, bizden onüç kişi alıp bu hayvanının gözünün içine oturttu. (Daha sonra da) onun kaburgalarından birini alıp dikti. Sonra yanımızdaki en büyük deveyi semerleyip deve onun altından geçti. Onun etinden et haşlamaları yaptık. Medine'ye geldiğimiz zaman, Resulullah (s.a.v)'e gidip bunu ona anlattık. Bunu üzerine Resuiullah (s.a.v):

O, Allah'ın sizin için (denizden) çıkardığı bir rızıktır. Yanınızda onun etinden bir şey var mı?' diye sordu.

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v)'e ondan bir parça gönderdik, o da (onu) yedi. [509]

Yine konu ile ilgili bir rivayette şu ifade yer almaktadır:

Süfyân der ki: "Amr (b. Dînâr), Câbir'in 'Ceyşu'l-Habat' hakkında şöyle dediğini işitmiştir:

Gerçekten bir adam, üç tane deve boğazladı, sonra üç tane daha, sonra tane daha... Sonra Ebu Lbeyde, o adama, (deve boğazlamayı) yasakladı.[510]

Yine konu ile ilgili bir rivayette Câbir şöyle der:

Peygamber (s.a.v), bizi, (bir sefere) gönderdi. Biz, üçyüz kişi idik. Azık-Ianmızı boyunlarımızda taşıyorduk.[511]

Yine konu ile ilgili başka bir rivayet şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), üç yüz kişilik bir seriyeyi (bir sefere) gönderdi. Onların üzerine de, Ebu Ubeyde ibnü'l-Cerrâh'ı komutan tayin etti. Derken azıkları bitti. Ebu Ubeyde, (kalan) azıkları bir kaba topladı. Bunun üzerine bize yiye ceğimizi veriyordu. Öyle ki her birimize günde bir hurma düşü-yordu. [512]

Yine konu ile ilgili diğer bir rivayette Câbir şöyle der:

Resulullah (s.a.v), içlerinde benim de olduğum (üç yüz kişilik) bir seriyeyi bir deniz sahiline gönderdi...." (deyip) hadisi nakletti. Bu hadisin içerisinde, "Ordu, o (balık)tan onsekiz gece yedi" ifadesi de yer almaktadır.[513]

Yine konu ile ilgili başka bir rivayette ise şu ifade yer almaktadır:

Resulullah (s.a.v), Cüheyne t uğrağına askeri bir birlik gönderdi. Onların üzerine de, bir kimseyi komutan tayin etti. (deyip bu) hadisi (daha önce geçen hadise) benzer bir şekilde nakletmiştir.[514]

Bu rivayetler, Müslim'in naklettiği rivayetlerdir. Buhârî'nin konu ile ilgili rivayeti ise şu şekildedir:

Peygamber (s.a.v), bizi, (askeri bir birlik mahiyetinde) üçyüz süvari olarak (bir sefere) gönderdi. Komutanımız, Ebu Ubeyde idi. Kureyş'in bir kervanını gözetliyorduk. (Bu sırada) bize şiddetli bir açlık isabet etti. Nihayet biz, 'Habat' denilen (dikenli bir ağacın yapraklarını ve yemişlerini) yedik. İşte bundan dolayı, (bu sefer,) 'Ceyşul- Habat' diye adlandırıldı.

(Bu sırada) deniz, sahile, Anber denilen büyük bir balık attı. Biz, yarım ay (15 gün kadar) [515] bu balığın (etinden yiyip) yağıyla yağlandık. Nihayet vücutlarımız kendine geldi.

(Câbir sözüne devamla) der ki: Ebu Ubeyde, bu balığın kaburga kemiklerinden birini alıp dikti. Onun altından bir süvari geçti.

Biz de bir adam vardı. Açlık şiddetli olduğu zaman üç (tane) deve kesmişti. (Bunları yedikten) sonra (tekrar acıktıklarında) üç deve (daha) kesmişti. Sonra Ebu Ubeyde, (Ömer'in isteğiyle) ona (develeri kesmeyi) yasakladı. [516] Yine Buhârî'nin konu ile ilgili başka bir rivayeti şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), deniz sahili tarafına askeri bir birlik gönderdi. Onların üzerine de, Ebu Ubeyde ibnu'l-Cerrâh'ı komutan tayin etti. Bu birlik, üç yüz kişi idi. Ben de bunların içerisinde idim. Biz yola çıktık. Sonunda yolun bir kısmında   bulunduğumuz   sırada   azığımız   tükendi.   Bunun   üzerine   Ebu Ubeyde, bu askeri birliğin mücahidlerine yanlarında bulunan azıkları getirmelerini emretti. Getirilen azıkları, bir yere topladı. Toplanan erzak, iki dağarcık hurmadan ibaretti. Ebu Ubeyde, bu hunna(iardan) azar azar vererek bizi geçindiriyordu. Nihayet bu da tükendi. Artık bizlerin payına her gün ancak birer hurma düşüyordu.

(Câbir bu olayı anlatırken, Câbir'in ravisi Vehb ibn Keysân, Câbir'e:)

Günde bir hurma (size) yetmez' dedim. Câbir:

(Sen ne diyorsun?) Bu bir hurma da tükenince, doğrusu onun yokluğunu (n acısını) da tattık' defyip olayı anlatmaya şöyle devam et)ti:

Sonra deniz sahiline ulaştık. Bir de gördük ki, deniz sahilinde küçük dağ gibi bir balık bulunuyor. İşte bu askeri birlik, 18 gece bu balığın etinden yedi. Sonra Ebu Ubeyde, bu balığın kaburgalarından ikisinin dikilmesini emretti. Bunun üzerine (iki kaburga kemiği) hazırlandı. Sonra (hayvanına) binmiş birsüvari, bu iki kemiğin altından geçti. Fakat o iki kemiğe değmedi.

Yine Buhârî'nin, Müslim'in konuyla ilgili rivayetine uygun bir rivayeti daha olup bu rivayeti ise balığın (kamurga kemiğinin) altından (bir adam) geçti" ifadesine kadar rivayet etti.[517] (Bu hadisin devamında) Câbir der ki: (Beraberimizdeki) topluluktan bir adam, üç deve kesti. Sonra yine üç deve (daha) kesti. Sonra üç deve (daha) kesti. Daha sonra Ebu Ubeyde, o kimseye, (deveye kesmeyi) yasakladı. [518]

(Hadisin ravisi) Amr (b. Dînâr) şöyle der:

Bize, Ebu Salih haber verdi ki, Kays ibn Sa'd, babası Sa'd ibn Ubâde'ye (Medine'ye döndüklerinde) şöyle demiştir:

Ben de, o askerlerin içerisinde idim. Acıktılar. 'Kes' dedi, 'Kestim' dedi. Sonra yine acıktılar. Yine 'kes' dedi. Yine 'kestim' dedi. Sonra yine acıktılar. Yine 'kes' dedi. Ben de 'kestim' dedi. Sonra (yine) acıktılar. 'Kes' dedi. Ben, "kesmekten nehyolundum' dedi.[519]

Yine Buhârî'nin, birinci rivayete benzer bir rivayeti daha var. Bu rivayet ise şu şekildedir:

(İbn Cüreyc der ki:) Bana, Ebu'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi, Câbir'i şöyle derken işitmiştir:

Ebu Ubeyde, (bize):

(Bu deniz hayvanını yedik. Daha sonra) Medine'ye dönüp geldiğimizde bu olayı Peygamber (s.a.v)'e arz ettik. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v):

(Ey mücahidler!) Yiyin! Allah, onu, denizden size bir rızık olması için çıkarmıştır. Eğer beraberinizde varsa, bize de yedirin buyurdu.

Askerlerden bazıları, (o balık etinin pastırmasından bir parça) Peygamber (s.a.v)'e getirdi. Peygamber (s.a.v)'de, onu yedi.[520]

Ebu Dâvud, bu hadisi, Müslim'in bir rivayetine benzer bir şekilde nakletmiş olup bu rivayeti şu şekilde bitirmektedir:

Üç yüz kişi idik. Hatta -balıktan yiye yiye semizleşmiştik. Resulullah (s.a.v)'e dönünce, bu olayı ona anlattık. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

O, Allah'ın sizin çıkardığı bir rızıktır. Yanınızda onun etinden biraz varsa ondan bize de yed irsen i 2?' buyurdu.

Bunun üzerine (balıktan artanın bir kısmını, Peygamber'e) gönderdik. O da, (onu) yedi.[521]

Ebu Davud'un bu rivayetinin içerisinde şu ilave yer almaktadır:

(Bu,) bir leştir. Bize helal değildir. [522]

Tirmizî'nin konu ile ilgili rivayeti ise şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), bizi, (askeri bir birlik olarak bir sefere) gönderdi. Biz, üç yüz kişi idik. Azığımızı, boyunlarımızda taşıyorduk. Derken azığımız tükendi. Nihayet bizden birisi için, her gün, bir hurma düşer oldu. Ona: (Câbir bu olayı anlatırken, Câbir'in ravisi Vehb ibn Keysân tarafından, Câbir'e:)

Ey Abdullah! Bir hurma, bir adamın neresine yeter?' denildi. O da:

Bir hurmayı da bulamaz olduğumuz zaman, onun yokluğunu hissettik. Sonra denize vardık. Denizin, sahile attığı büyük bir balıkla karşılaştık. 18 gün o balıktan istediğimiz kadar yedik' dedi.[523]

Nesâî'de, bu hadisi, Tirmizî'nin rivayetine uygun bir biçimde nakledip bu rivayeti,gün" ifadesiyle bitirmiştir.[524]

Yine Nesâî, bu hadisi, Müslim'in bir rivayetine uygun bir şekilde nakledip bu rivayeti şu şekilde tamamlamıştır:

O balığın (kamurga kemiğinin) altından (bir adam) geçti... Sonra

acıktılar. "(Beraberimizdeki topluluktan) bir adam, üç deve kesti. Sonra (yine) acıktılar. Bir adam üç deve (daha) kesti. Sonra (yine) acıktılar. Bir adam üç deve (daha) kesti. Daha sonra Ebu Ubeyde, o kimseye, (deveye kesmeyi) yasakladı.

Süfyân der ki: Ebu'z-Zübeyr, Câbir'in şöyle dediğini nakletti: "(Medine'ye geldiğimizde) Resulullah (s.a.v)'e, (bu balığın hükmünü) sorduk, O: Yanınızda ondan bir şey kaldı mı?' (buyurdu).

Balığın gözlerinden küpler dolusu yağ çıkardık. Gözünün çukuruna dört  kişi oturmuştu.

(Sefere çıkarken,) Ebu Ubeyde'nin yanında bir dağarcık hurma vardı. Bize, (günde,) bir(er) avuç dağıtıyordu. Daha sonra bir(er) hurmaya düştü. Onu da bulamayınca, onun yokluğunufn acısını) da tattık. [525] Yfne Nesâî'nin konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:

Peygamber (s.a.v), bizi, (bir yere) Ebu Ubeydef'nin komutası altında) bir seriyye (,askeri birlik) gönderdi. (Yolda giderken) azığımız bitti. (Denizin kenarına vardığımızda, sahilde) denizin dışarı attığı büyük bir balık gördük. Bu balıktan yemek istedik. Ebu Ubeyde, bize, (bu balık etinden yemeyi) yasakladı. Daha sonra EbuUbeyde:

Biz, Resulullah (s.a.v)'in elçileriyiz. Allah yolundayız. (Ondan) yiyin' dedi.

Bunun üzerine günlerce o balık etinden yedik. Resulullah (s.a.v)'in yanıla döndüğümüzde, ona (bu balık İle ilgili olayı) anlattık. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

Ondan yanınızda bir şey kaldıysa, onu, bize de gönderin' buyurdu.[526]

Yine Nesâî'nin konu ile ilgili başka bir rivayeti şu şekildedir:

Resulullah (s.a.v), bizi, (bir yere,) Ebu Ubeydefnin komutası altında) gönderdi. Biz, üçyüz on küsur kişi idik. (Resulullah) bize, (kumanya olarak) bir dağarcık hurma verdi. Ebu Ubeyde, bize (bu kumanyadan) günde birer avuç hurma veriyordu. Azahnca, birer hurma vermeye başladı. Öyle ki o hurmayı, çocukların emdiği gibi emiyor ve üzerine su içiyor olduk. Tüketince, onu da arar olduk. O kadar aç kaldık ki, yaylarımızla (Habat denilen ağacın yapraklarına) vurup onu (yere) döküyor, (onları yiyor ve) üzerine su içiyorduk. Öyle ki 'Ceyşu'l-Habat' diye adlandırıldık.

Daha sonra sahile ulaştık. Bir de baktık ki, kum yığını gibi, 'Anber' denilen (balık türü büyük bir) hayvan. Ebu Ubeyde:

(Bu,) bir leştir. Onu yemeyin' dedi. Daha sonra da:

(Biz,) Resulullah (s.a.v)'in askerleriyiz. Allah yolundayız. Zor durumdayız. Allah'ın adıyla onu yiyin'2700 dedi.

Ondan yedik ve ondan kavurma yaptık. Gözünün çukuruna, 13 kişi oturdu.

(Câbir devamla) der ki: Ebu Ubeyde, balığın kaburga kemiğinden birini (yere) koydu, en uzun boylu deveye birisini bindirip o adamı {o kaburga kemiğinin) altından geçirdi.

Resulullah (s.a.v)'in yanma dönünce, (bize):

Neden geciktiniz? [527] diye sordu. Biz de:

Kureyş'in kervanlarını takip ediyorduk' deyip ona (bu büyük balık türü olan) hayvanın olayını anlattık. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

O, yüce Allah'ın (size) verdiği bir nzıktır. Yanınızda ondan (geriye kalan) bir şey var mı?' diye sordu. Biz de:

Evet' dedik. [528]


[504] Bu sahil seferi, hicretin 8. yılında yapılmıştı. Bu sefer, "Sîfu'1-Bahr (-Deniz kenarı) diye anılmıştır. Şam'dan gelmekte olan Kureyş kervanını gözetlemek için hazırlanıp sevk edil­mişti. Hz. Ömer'de, bu askeri birlik içerisinde idi. Bu seferde, müslüman askerler, şiddetli bir açlığa düştükleri zaman Habat ağacının yaprak ve yemişlerinden yedikleri için, bu orduya "Ceyşu'I-Habat" adı da verilmiştir.

Bu hadis, denizin sahile attığı balığın ve onun kurutulmuş pastırmasının yenilmesinin helal olduğunu ifade etmiş olup "Size, deniz avı ve yiyeceği helal kılındı" (Mâide: 5/96) ayetinin tefsiri mahiyetindedir, (ç)

[505] Anber, balina balığının bir türüdür.-Bunun, mavi balina olduğu söylenmiştir, (ç)

[506] Kur'an-ı Kerim, deniz avının ve denizden elde edilen yiyeceğin helal olduğu bildirilmiştir (Mâide: 5/96), Fâtir: 35/12}.

Balık türleri bütün mezheplere göre helaldir. Boğazlama işleminde de gerek yoktur. Şu var ki, Hanefilere göre kendiliğinden ölmüş ve su üzerine çıkmış balıklar yenmez. Hanefi-lerin hu görüşü, sağlık açısından ihtiyatı tercih etmiş olmalarından kaynaklanır. Fakat suıyun çok sıcak veya soğuk olmasından, buzlar arasına sıkışmaktan, su içine hapsedilmekten ve suyun çekilmesinden ötürü ölen balıklar, kendiliğinden ölmüş sayılmaz. Dolayısıyla yenebilir.

B.k.z. Komisyon, İlmihal, T.D.V., 2/41 (ç)

Sahabİlerin deniz kıyısında ne kadar kaldıkları çeşitli şekilde rivayet olunmuştur. Bir rivayette bir ay, diğer bir rivayette 15 gün, başka bir rivayette 18 gün kaldıkları bildirilmektedir. Bunun arası şöyle uzlaştırılmıştır:

Esas itibariyle bulundukları yerde, bir ay kalmışlardır.

B.k.z: A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, istanbul 1978, 9/169-170 (ç)

[507] Buhârî, Sayd 12, Şirket 1, Meğâzî 65; Müslim, Sayd 17-21 (1935); Ebu Dâvud, Et'ime 46 (3840); Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme 34 (2475); Nesâî, Sayd 35; İbn Mâce, Zühd 12 (4159); Ahmedb.Hanbe!, 3/312

[508] Müslim, Sayd 18 (1935)

[509] Müslim, Sayd 17 (1935)

[510] Müslim, Sayd 19 (1935)

[511] Müslim, Sayd 20 (1935)

[512] Müslim, Sayd 21 (1935)

[513] Müslim, Sayd 21 (1935)

[514] Müslim, Sayd 21 (1935)

[515] Sahabilerin deniz kıyısında ne kadar kaldıkları çeşitli şekilde rivayet olunmuştur. Bir rivayette bir ay, diğer bir rivayette 15 gün, başka bir rivayette 18 gün kaldıkları bildirilmekte­dir. Bunun arası şöyle uzlaştınlmıştır: Esas itibariyle bulundukları yerde, bir ay kalmışlardır.

B.k.z: A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, istanbul 1978, 9/169-170 (ç)

[516] Buhârî, Sayd 12

[517] Meğâzî 65; Müslim, Sayd 18 (1935)

[518] Buhârî, Meğâzî 65; Müslim, Sayd 19 (1935)

[519] Buhârî, Meğâzî 65

[520] Buhârî- MeSâzî 65

[521] Ebu Dâvud, Ef ime 46 (3840)

[522] Ebu Dâvud, Et'ime 46 (3840)

[523] Tirmizî, Sıfâtul-Kıyame 34 (2475)

[524] Nesâî, Sayd 35

[525] Nesâî, Sayd 35; Müslim, Sayd 18-19 (1935)

[526] Nesâî, Sayd 35

[527] Ebu Ubeyde, balinayı görünce, ilk önce, bunun leş hükmünde olduğuna kanaat getirip kendi içtihadıyla onun yenmesinin haram olduğunu belirtmiş, daha sonra içtihadını değiştirip onu yemenin mubah olduğunu söylemiştir.

Bu olay, bize; bir konuda hüküm verildiğinde, bu hükmün doğru olmadığı ortaya çıktığında, doğru olanın kabul edilmesi gerektiğini göstermektedir, (ç)

[528] Nesâî,Sayd35


Konu Başlığı: Ynt: Deniz avı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 31 Ocak 2023, 13:07:47
Esselamu Aleyküm bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Deniz avı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Şubat 2023, 17:52:09
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun