> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Klasik Tarih Eserleri > 20.Yüzyıl Tarihi > Tarihte Yom Kippur Savaşı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tarihte Yom Kippur Savaşı  (Okunma Sayısı 1119 defa)
12 Eylül 2010, 01:53:03
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Eylül 2010, 01:53:03 »



Tarihte Yom Kippur Savaşı

6 Ekim 1973´de başlayan bu savaşa, Müslüman dünyasının Ramazan ayına rastlaması dolayısiyle Ramazan Savaşı ve İsraillilerin çok kutsal bir ayı olan Yom Kippur´a rastlaması dolayısıyla, Yom Kippur Savaşı adı verilmiştir. Fakat esas itibariyle Yom Kippur Savaşı diye adlandırılmaktadır.

Bu savaşın, bundan önceki Arap-İsrail savaşlarına nazaran iki mühim hususiyeti ve farklılığı vardır. Araplar ve bilhassa Mısır tarafından başlatılan bu savaşın amacı, daha öncekilerde olduğu gibi, İsrail´in haritadan silinmesi değil, 1957 savaşında İsrail´in ele geçirdiği toprakların geri alınması ve bu suretle Arapların prestijinin tamiri ve yükseltilmesi idi. Bu savaşın ikinci farklılığı da, bilhassa Mısır´ın Sina cephesinde yaptığı süpriz saldırı ile İsrail karşısında mühim başarılar elde etmesi ve İsrail´e, şimdiye kadar olduğundan daha ağır kayıplar verdirmesidir.

1973 savaşı İsrail için, daha öncekiler gibi olmamıştır. 1973 Yom Kippur Savaşı´na varan gelişmeler, esasında 1967 Savaşı´nı takip eden gelişmelerin devamından başka bir şey değildir. 1967 Savaşı´ndaki ağır yenilgi, Arap ülkelerini İsrail´e karşı mücadelelerinde yeni yollar ve yeni taktikler aramaya sevketti. Bu taktikler ve yeni politikalar, 1967 Ağustosu´nda Sudan´ın başkenti Hartum´da yapılan, önce Arap Dışişleri Bakanları toplantısında ve hemen arkasından da Arap Zirvesi´nde tartışılıp kabul edildi. Buna göre, İsrail hiç bir şekilde tanınmayacak, İsrail ile hiç bir şekilde müzakerelere girişilmeyecek ve hiç bir şekilde İsrail ile barış anlaşması yapılmayacak, fakat Filistinlilerin hakları sonuna kadar savunulacaktı.

Bu savunma konusunda kabul edilen metod da, İsraile karşı bir yıpratma savaşının (war of attrition) yürütülmesi idi. Yıpratma savaşı için kullanılacak vasıtalar da İsrail sınırlarında devamlı olarak çatışmaları tahrik etmek ve bir de Filistin komandolarını kullanmaktı. Bu komandoların finansmanını da petrol üreten ülkeler üzerine almıştır.

1967 savaşından sonraki gelişmelerde iki ayrı istikamet göze çarpmaktadır. Bir yanda Amerika, Araplarla münasebetlerini düzeltmek için Orta Doğu barışını gerçekleştirmeye çalışmış ve bu da İsrail ile münasebetlerine görüş ayrılıklarının ve hatta zaman zaman soğukluğun hakim olmasına sebep olmuştur. Ayrıca, bu barışı gerçekleştirme çabalarını Sovyetlerle beraber yürütmeye çalışmıştır. Amerika´nın bu faaliyetleri İsrail´in politikasına ters düşmekteydi. Çünkü, İsrail başkaları tarafından hazırlanıp sunulan bir barışı değil, 1967 zaferinin kendisine sağladığı imkanları ve kozları kullanarak, Arapları kendisiyle müzakereye oturtmak suretiyle yapılacak bir barışı tercih ediyordu.

İsrail-Amerikan münasebetleri bu şekle girerken, Mısır da 1969 Nisanı´ndan itibaren 16 ay sürecek olan yıpratma savaşına başlıyordu. 1967 yenilgisinin hemen arkasından, Nasır Mısır silahlı kuvvetlerinde gayet radikal reformlara girişerek orduyu düzeltmeye çalıştı. Aynı zamanda da, Sovyetler, savaş sırasındaki kayıpları telafi etmek için Mısır´ı yeniden hızla silahlandırmaya başladılar. Böylece Nasır hazırlıklarını tamamladıktan sonra, 1969 Nisanı´ndan itibaren, Süveyş Kanalı´nın sol kıyısındaki mevzilerinden açtığı topçu ateşi ile, Kanal´ın sağ kıyısındaki İsrail mevzilerini bombardıman etmeye başladı.

Bu bombardımanlar, İsrail mevzilerinde insan kayıplarına da sebep oldu. Bu sebeple İsrail, her zamanki taktiğini kullanarak, bu topçu ateşine daha ağır bir şekilde karşılık verdi ve İsrail uçakları Mısır topraklarını bombardıman etmeye başladı.

1970 yılının ilk dört ayında İsrail uçakları Mısır toprakları üzerinde 3.300 uçuş yapmışlar ve 8.000 ton bomba atmışlardır. İsrail´in havadan verdiği bu karşılık o kadar müessir olmuştur ki, daha 1970 Ocak ayında, Mısır´ın hava savunmasının beşte dördü tahrip edilmiş bulunmaktaydı. Onun içindir ki, Başkan Nasır 1970 Ocak ayında Moskova´ya gitti ve Sovyetlerden uçak ve füze istedi. Sovyetler 150 Mig-21 uçağı ile SAM-3 füzeleri vermeyi kabul ettiler.

Nisan başından itibaren Sovyetlerin kontrolundaki Mısır havaalanlarından kalkan ve yine Sovyet pilotları tarafından kullanılan uçaklar, İsrail mevzilerini bombardımana başladılar. Bunun üzerine İsrail, Mısır´a yaptığı hava akınlarını durdurdu. Fakat Haziran sonlarından itibaren Mısır İsraile karşı, bir hava savunma silahı olan ve yerden havaya atılan (Surface to Air Missiles) SAM-2 ve SAM-3 füzelerine kullanınca, işin rengi değişti. Zira bu durum İsraili bir "önleyici" (preemptive) savaşa zorlayabilirdi.

İsrail, Mısır´a ağır bir darbe indirerek, daha ileriye gitme cesaretini kırmak isteyebilirdi. Halbuki bu dönemde Amerika İsrail´e baskı yaparak, İsrail´i yeni bir savaşa gitmekten alıkoymaya çalışmaktaydı. Amerika´nın bu tutumu, İsrail´in 1973 savaşının ilk gününde bir sürpriz Arap baskınına maruz kalmasında büyük rol oynamıştır. Mısır Sovyet füzelerini kullanınca, İsrail tekrar hava akınlarına başladı ve füze üslerini tahrip etmeye çalıştı. Bunun üzerine Amerika´nın araya girmesiyle 7 Ağustos´ta yeni bir ateş-kes kabul edilerek Kanal Cephesi yeniden durgunlaştı.

7 Ağustos ateşkes anlaşmasından sonra iki mühim gelişme oldu. Birincisi Başkan Nasır´ın 28 Eylül 1974´de ani ölümü ve yerine General Enver Sedat´ın geçmesidir. Enver Sedat, tanınmış bir isim değildi ve dolayısiyle Nasır kadar Arap dünyasında nüfuz sahibi olamazdı. Yani, Mısır´ın bölgedeki tesiri zayıflayabilirdi. İkinci gelişme, Kasım ayında Suriye Baas Partisi içinde bir darbenin meydana gelmesi ve Baas´ın aşırı grubunun iktidardan düşürülerek, mutedil bilinen Hafız Esad grubunun iktidarı ele alması idi. Her iki hadise de Amerika tarafından iyimser bir şekilde karşılanmıştır.

Enver Sedat´ın Mısır´da dahi otoritesini kabul ettirmesi kolay olmadı. Bu sebeple, Enver Sedat, İsrail´in Sina´dan çekilmesini sağlamak ve Süveyş Kanalını tekrar milletlerarası deniz trafiğine açmak suretiyle bir prestij sağlamak için İsrail´le anlaşmak istedi. İstediği de İsrail´in, Sina´nın tamamından değil, Akdeniz´de El-Ariş´ten güneyde Kızıl Denizde Ras Muhammed´e çekilecek bir çizgiye kadar çekilmesiydi ki, bu da Sina´nın yarısını Mısır´a terketmek demekti. Enver Sedat´ın 1971 Şubatı´nda yaptığı bu teklif İsrail tarafından reddedildi.

Bunun üzerine Enver Sedat, bu işin tek çıkar yolunun İsrail ile savaşmak olduğuna karar verdi. Fakat bunun için de, herşeyden önce, silahlanmada İsrail ile eşit durumuna gelmek ve bilhassa saldırı silahlarına sahip olmak gerekiyordu. Bundan dolayı Sedat, Mayıs 1972´de, yani SALT-İ anlaşmasının imzasından kısa bir süre önce Moskova´ya gitti. Fakat Sovyetler çok değişmişti. Şimdi Sovyetler, adeta Amerika ile birlikte ortak bir Orta Doğu politikası takip ediyorlar ve bölgede yeni bir çatışmanın çıkmasını istemiyorlar, intibaını aldı. Dolayısıyla Sovyetlerden silah da sağlayamadı.

Bir yandan Sovyetlerin bu tutumu, bir yandan da, 1971 Mayıs ayında Sedat´ın, Moskova taraftarı Ali Sabri´nin darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kalması, Sedat´ın Sovyetlerden dönmesine sebep oldu. Bunun neticesi olarak, 17 Temmuz 1972´den itibaren 17.000 kadar olan Sovyet uzman ve danışmanlarını Mısır´dan çıkardı. Ağustos ayında da, her iki devlet elçilerini geri çektiler.

Enver Sedat´ın bu hareketi Sovyetlerin Orta Doğu´daki prestiji için çok ağır bir darbe idi. Prestij kaybının yanında, Sovyetler Mısır gibi Orta Doğunun stratejik bir ülkesinden de çıkarılmış oluyorlardı. Keza, İskenderiye´deki Sovyet deniz üssü de kapanıyordu. Bu sebeple, Sovyetler 1972 sonbaharından itibaren tekrar Mısır´a yanaşarak, Mısır´ın modern silah isteklerini karşılama hususunda kapıyı aralamaya çalıştılar.

Bu çabaların sonucu olarak 1973 Şubatında Mısır ile Sovyetler arasında bir anlaşma meydana geldi. Bu anlaşmaya göre, Sovyetler Mısır´ın istediği silahları verecekti, lakin Mısır´ın askeri harekatının amacı da, Süveyş Kanalının sağ kıyısının ele geçirilmesinden öteye geçmeyecekti. Bundan sonraki aylar, Mısır, Suriye ve şimdi bu ikisi ile tekrar barışmış olan Ürdün arasında yoğun temaslar ve savaşın planlaması için müzakerelerle geçti. Savaşın sadece Sina ve Suriye (yani Golan) cephesinde yapılması kararlaştırıldı.

Yahudilerin en kutsal günü olan Yom Kippur´un tatil olduğu 6 Ekim 1973 günü Mısır ve Suriye kuvvetleri aniden İsrail´e karşı saldırıya geçtiler. Saldırı planları o kadar gizli tutulmuş ve saldırılar o kadar ani olmuştur ki, ne Amerika ve ne İsrail bu saldırıları ne önceden haber alabilmiş ve ne de tahmin edebilmişlerdi. Sürpriz bu sefer Araplardan gelmekteydi. İsrail karşılaştığı bu iki cepheli sürpriz saldırı karşısında, 1967´dekinden farklı hareket etmiştir.

1967 Savaşı´nda İsrail önce Sina´da harekete geçmiş ve Suriye cephesinde savunma yaparak, Sina´yı tamamen işgal ettikten sonra, Golan tepelerinde saldırısını sürdürmüştür. 1973´de ise, ağırlığı önce Suriye cephesine vermiştir. Suriye Cephesinde, sade Suriye askerleri çarpışmıyordu. Irak 3 tümenlik bir kuvvet ile üç uçak filosunu Suriye´ye göndermişti. Fas 1.800 kişilik bir kuvvet ile Suriye cephesine katkıda bulundu. Suudi Arabistan ise küçük bir kuvvet ile bu savaşa katıldı. Ürdün ise güney Suriyeye 2 zırhlı tümen göndermişti.

Bu kuvvetler daha ziyade, Ürdün´ü kuzeyden gelecek bir saldırıya karşı korumak içindi. Suriye cephesi 1967´deki gibi yine başarılı olamadı Araplar için. Suriyeliler 900-1.200 tank, 45.000 kişilik bir kuvvet ve 300 uçakla Golan cephesinde harekata başladı. Golan´daki İsrail garnizonunda ancak 180 tank ve 4.500 asker bulunuyordu. Bu sebeple Suriyeliler çabuk ilerlediler ve Kuneitra´yı da alarak ve İsrail´e bilhassa tank bakımından ağır kayıplar verdirerek 1967 öncesi sınırlarına kadar ilerlediler. Fakat İsrail kendisini çabuk to...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tarihte Yom Kippur Savaşı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:53:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tarihte Yom Kippur Savaşı rüya tabiri,Tarihte Yom Kippur Savaşı mekke canlı, Tarihte Yom Kippur Savaşı kabe canlı yayın, Tarihte Yom Kippur Savaşı Üç boyutlu kuran oku Tarihte Yom Kippur Savaşı kuran ı kerim, Tarihte Yom Kippur Savaşı peygamber kıssaları,Tarihte Yom Kippur Savaşı ilitam ders soruları, Tarihte Yom Kippur Savaşıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes